Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğangerek tarih bilincinden ve yetişmetarzından süzülüp gelen gereksedevlet adamı kimliği ve yaşanmışlıklarıylaşekillenen "nev'i şahsına münhasır"siyaset tarzı ile bugünlerde yeniden hedefte.Acaba neden?
Bu sorunun Batı, yani AB marjındaki karşılığına dair benim bizzat ikili görüşmelerimden çıkardığım bazı sonuçlar var. Elbette vardığım kanaat, eksik veya aceleci bulunabilir. Bütün bu riskleri gözeterek yine de paylaşmak istiyorum.
Ama önce Dışişleri Bakanı HakanFidan'ın dün Ankara'da gerçekleştirdiğitoplantıdan yansıyanlara bir bakmamızlazım. Fidan, AB Delegasyonu BaşkanıLandrut ile AB üyesi ülkelerin büyükelçilerinikabul etti. Öyle anlaşılıyor ki...Gazze'deki trajedi, acil insani ateşkes ilânedilmesi, çatışmaların bölgeye yayılmaması,AB liderliğinin stratejik körlükten çıkmasıgibi mesajlar verilmiş. Ama ben, analizimaçısından "vize meselesini" önplana çıkarmak istiyorum. Neden? Çünkübu vize bariyerinin, Türk iç siyasetinietkileme gibi örtülü bir amaca da hizmetettiğini düşünüyorum da ondan. ABBüyükelçilerine, Türkiye'nin tam üyelik istikametindekikatılım müzakerelerinin dondurulmuşolmasının yanlışlığı tabii ki anlatılmış."Ahde vefa" ilkesi ve yazılı açıktaahhütlerine bağlı kalmalarının önemi(Vize muafiyeti ve de Gümrük Birliği'ningüncellenmesi) net biçimde ifade edilmiş.İlaveten... Terörle mücadele, Balkanlarve Kafkaslar 'da istikrarın sürdürülebilirliği,Ukrayna'daki savaşa barışçıl çözüm degündeme gelmiş. Türkiye ile AB arasındakidiyalog mekanizmalarının etkinleştirilmesi,AB'nin yeşil ve dijital dönüşümprogramlarına Türkiye'nin entegrasyonuda zikredilmiş. Gelelim AB'nin vize engellerine...Daha açıkçası Türkiye'ye dönük örtülüyaptırımlarına...
Başlangıçtaki bahane, "pandemi sonrasıkoşullardı!" Efendim ne imiş?Pandemi döneminde sınırlar kapatılmış,insan hareketliliği durmuş, derken kapılaraçılmış, başvurular yığılmış, personelsayısı yetersiz kalmış. Eee? Şimdi elemansayısını artıracaklarmış, işleri biraz dahahızlandıracaklarmış. Öğrenciler, sanatçılar,sporcular ve iş insanları için kolaylık sağlayacaklarmış!Sanki zaten yapması gerekenleriçin lütufta bulunuyorlar! Oysa bu organize politikanın gerisindeTürkiye'yi ve Cumhurbaşkanıodağına alan başka hesaplar da var! Birincisi, Türkiye... AB'nin, katılım müzakerelerini durdurması, Türkiye-AB temaslarının resmi zemininin kaybolması Brüksel'in ve kurucu babalarının bilinçli tercihi idi. Müzakereleri iptal etmeye kadar varan AB içi tartışmalara rağmen ekonomik nedenler, düzensiz göç riski ve güvenlik kaygıları AB Konseyi'ni çılgınca kararlar vermekten alıkoydu. Buraya kadarki hikâye hepimizin malûmu. Peki, "AB vizemuafiyeti sözünü tutması bir yanaolağan vize süreçlerini çileye dönüştürerekne murat ediyor?" Bana göre, Türk insanını manipüle etmeye uğraşıyor. "Bırakın tam üyeliği. AB'ye gevşekbağlarla bağlanın, ayrıcalıklı vizerejiminden yararlanın, ekonomik bağlarınızıgözetin, Akdeniz kuşağı halkasınatutunun, AB'nin güvenlikgarantörü olun, karşılığındaki cazipönerileri fırsata çevirin" tarzı bir kurgu bu. Türkiye'yi AB'de ana aktör olmaktan çıkaran, AB'ye yörünge devlete dönüştürmeyi öngören bir plân. İkincisi, doğrudan Sn. Erdoğan'ave dış politikada geliştirdiği doktrinekarşı bir tutum... Vize eziyeti, gümrükkapılarındaki rahatsız edici işlemler vb.ile Türkiye'de gelişecek tepkinin, doğrudanErdoğan'a yöneltilmesi adeta tetikleniyor."Bütün bunlar Erdoğan'ınsorgulayıcı, hatta sarsıcı söylemlerindende kaynaklanıyor!" algısı işleniyor.Bu sayede Erdoğan'ı, uluslararasıilişkilerde Türkiye ekseni iddiasındanuzaklaştırma veya Erdoğan'ı sebep halinegetirip, siyasal tabanını erozyonauğratma arayışı sergileniyor...
Kanımca, en keskin Erdoğan muhalifleri bile ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, temel nedenin AB'nin siyasal miyopluğu ve buna dayalı senaryosu olduğunu görmezden gelemiyor. Geriye, Erdoğan'ın değil er ya da geç AB'nin değişimi şıkkı kalıyor!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.