Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu vesilesiyle New York'tayız.
BM Binası'nın tam karşısında tüm ihtişamıyla Türkevi yükseliyor. Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, Türkevi'nde konaklıyor ve ikili temaslar için dünya liderleri buraya geliyor... Gürcistan, Cezayir, Polonya, İtalya, İsrail, Yunanistan, Malezya... Elbette NATO Genel Sekreteri... Amerikan Yahudi toplumu temsilcileri... Teknoloji ve uzay deyince akla gelen ilk iş insanı
Elon Musk...
1977'de Dışişleri Bakanı merhum
İhsan Sabri Çağlayangil'in girişimleri ile satın alınan
bina, Eylül 2017'de Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan tarafından temeli atıldıktan
sonra, Eylül 2021'deki açılışla bugünkü
haline büründü. Önceki yıllarda BM'deki
küçük ofis katlarında veya otellerde yapılan
resmi görüşmelerin Türkevi'nde gerçekleşmesi,
devlet ve hükümet başkanlarının da etkilendiklerini
ifade etmesi başlı başına bir prestij
kaynağı.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NY'a gelişi her zaman yüksek tempolu ve enerjik oluyor. Dünyada hemen hiçbir lidere
nasip olmayan coşkulu karşılama ve sevgi
gösterisi, artık bir klasik... Gittiği her ülkede
Türk vatandaşları yanında, dost ve kardeş
ülke insanlarıyla da samimi bağlar kuran
Erdoğan, bu etkileyici tabloyla elbette küresel
nizamın geleneksel temsilcilerine de mesaj
göndermiş oluyor.
Bir başka ayrıntı ise
Elon Musk ile buluşmadan... Tabii ki Türkevi'ne kadar gelen Musk ile uzay, çevre dostu teknolojiler konuşuldu konuşulmasına da asıl önemlisi mekanik bir Amerikalının alışkın olmadığı doğallık ve samimiyette gizliydi... Musk'a, eşinin nerede olduğunu soran, 3-3.5 yaşlarındaki oğlu ile yakından ilgilenen, futbol topu hediye eden Erdoğan, organik siyasetin global aktörü konumunda.
Merhum
Turgut Özal, içeride birbirini yiyen Türk insanına her zaman,
"Ülkenize dışarıdan bakmayı da deneyin" çağrısı yapardı. Kuşkusuz sorunlarımız, sebat gerektiren ekonomik eşiklerimiz, yıkıcı boyuta varabilen dâhili rekabetimiz söz konusu. Ama sorunlar geçici, Türkiye baki. Liderliğinin motivasyonu, eski dünyayı sorgulayan dili, kazan-kazan anlayışına dayalı dış politikası ile Türkiye, yeni dünya düzeninin ayak seslerinin duyulduğu bu yıllarda pozitif yönde ayrışıyor.
***
Dün, A Haber Genel Yayın Yönetmeni
Abdülhalik Çimen'le önce Türkevi'ne uğradık, ardından da BM tarafına geçtik. Genel Kurul binasını gezdik. Türk belediyelerinin örnek çevreci projelerinin takdim edildiği koridorlarda kısa bir tur artık. Uluslararası medya panayırının kurulduğu BM Bahçesi ise hakikaten çok renkli idi. Doğaldır ki BM Kampüsü'nde farklı milletlerin izleri var.
Bilindiği gibi
Gandi'nin o meşhur sözü, bronz bir plakaya yazılmış ve ziyaretçilerin ilgisini çekiyor:
"Barışa giden yol yoktur, barışın kendisi bir yoldur!"
Size şunu söyleyebilirim ki... Çok da uzak olmayan bir gelecekte BM'de,
"Daha adil bir dünya mümkündür... TC Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan" imzasını da okuyacağız.
Bakınız, BM bahçesinde, yıkılan Berlin duvarının üç parçası sergileniyor.
Soğuk savaş döneminden kalan, artık huzur, refah ve istikrar üretemeyen uluslararası örgütler birer birer reforme edilince, zihni duvarların yıkılışını sembolize eden bir eserin altında Türkiye mührü olacak!
Ve son bir not...
NY'ta belirgin şekilde farkına vardık ki...
Açıklanan Orta Vadeli Program, yabancıların ilgisini çekmiş ve yeniden Türkiye ajandası oluşturmuş. Buna karşın, net bir
"faiz çıtası" da çekilmiş. Parasal sıkılaştırmanın devamı ile OVP'ye güven ve sermaye akışı arasında bir bağ kurulmuş. Kanımca Bakan
Mehmet Şimşek de bu durumu yakinen biliyor. Merkez Bankası Başkanı
Hafize Gaye Erkan'ın Ankara'da kalmasını, Sn. Şimşek'in NY'ta bulunmasını biraz da bu gözle görmek gerek!
NOT: Başta Kıbrıs Gazisi Babam olmak üzere vatan için canını ortaya koyan tüm Gazilerimizin, bu özel gününü kutluyorum. Allah, sağlıklı ömürler nasip etsin, şehitlerimizin de ruhu şad olsun...