Erdoğan’ın kapsayıcı söylemi neden önemli?
Türkiye bir "seçimler ülkesi!" Elbette, kampanya dönemleri oldukça gergin geçebiliyor. Uzayan seçim takvimi de toplumun tamamının siyasetle haşır neşir olma katsayısını ve stresini de artırabiliyor. Hatta aşırı siyasi doz nedeniyle tartışmalardan bunalanlara da rastlanıyor.
Lakin... Önümüzdeki günlerde hepimizi ilgilendiren ana mesele, "yine zafer elde ettik" kibri ile "yine kaybettik ve iyice dışlanacağız" kaygısı arasında konumlanan kitleleri ve duygularını yönetmek olacak. Şu ana kadar siyasi dilin keskinliği, tansiyonun yüksekliği, toplum katmanları açısından iddia edildiği gibi ayrışmaya hatta kutuplaşmaya evrilmedi. Farklı siyasi mahalleler birbiri ile atışsa bile selamı sabahı kesmedi. Ki burası hakikaten önemli!
Zira... Cumhurbaşkanlığı seçiminin 1. turu sonrası yoğunlaşan paylaşımlar bize gösterdi ki... Siyasi sahadaki sert rekabet, toplumun değişik gruplarında "dışlanmışlık" hissini kabartabiliyor. Maalesef kutuplaşma söylemi, sosyolojik gerçekliğe dönüşmenin sınırına kadar gelebiliyor.
Yani... Seçim ortamının söz düellolarını da aşan bir psikoloji ile kendi kabuğuna çekilme, bir diğeri ile alışverişi en aza indirme, yaşamsal sürdürülebilirliğine dair endişe duyma hali adeta kurumsallaşıyor!
Burada en büyük görev, kuşkusuz devletin ve milletin birliğini temsil eden Sn. Cumhurbaşkanı'na düşüyor. Ki Sn. Erdoğan da son mitinglerinde, "85 milyonun cumhurbaşkanı olma sözünü" güçlü bir şekilde tekrarlıyor, örnekleri ile izah ediyor. (Bkz. Hatay/Defne Hastanesi ve ilçedeki siyasal tercihler)
Gel gör ki... AK Parti kimliği ile hareket ettiği izlenimi veren kimi isimlerin (bürokratlar dâhil) beyan ve davranışları, tekil örnekten çıkıyor, genellemeye konu yapılıyor. Böylece, mahalleler arasındaki marj açılıyor. 21 yıldır kırık kalp sendromu yaşayan vatandaşlar ise kendi kendilerini doğrulayan kehanetlerine inanıp öylece dar zihni kalıplarda yaşamaya yöneliyor!
Ama bütün bunlardan önce, açıkça CHP'den kaynaklanan problemlere ve algı çarpıtmasına da odaklanmak gerekiyor.
Analizi derinleştirmek mümkün. Sanırım bu kadarı da meramı anlatmaya yeterli olur...
Şimdi baştaki konuya dönecek olursak...
Sn. Cumhurbaşkanının, "Türkiye Yüzyılı Vizyonunun Lideri" olarak konumlanması, günlük siyasetin yıpratıcı akımlarından sıyrılması, Millet İttifakı'na bel bağlasa da o cephedeki azgın azınlıktan ve müzmin muhaliflerden ayrışan vatandaşlarla bağını güçlendirmesi, hatta bu sıralar belirginleşen kapsayıcı söylemlerini daha da takviye etmesi, "huzurlu ve istikrarlı toplum yapısı" için her zamankinden de değerli.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)
- Kayyum kararları ve arka planı... (05.11.2024)