Saat 05.00. Ankara-Hatay arasındaki 680 km'lik yol, bu kez konteyner yüklü TIR'lar, enkazdan kalkan tozu bastıracak itfaiye ekipmanları ve cenaze araçlarıyla dolu... İlk durağımız Antakya'yı yerle bir eden depremin simge yerleşim yerlerinden, daha doğrusu enkazından 600 Evler... Artık cenazelerin çıkarılması bekleniyor. Konuştuğum Hataylılar, bir an önce yakınlarının cenazesini vücut bütünlüğüyle alıp defnetmek için tevekkülle bekliyor, arama ekiplerine ellerinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordu.
Medeniyetlerin beşiği Antakya'da tarihin izlerini bile silen sarsıntı, Suriyelilerin yoğunlukla yaşadığı mahallelerde de tüm acısıyla hissediliyordu.
Devlet, mutlak manada alana hâkim. Asker ve polis, genel güvenliği, çıkmaz sokaklara varıncaya kadar sağlamış durumda. Belediyeler, gönüllüler bir an duraksamaksızın iyilik elini uzatmaya devam etmekte...
***
Şehrin hüznünü ruhumuza nakşeden izlenimlerle birlikte, Afet Acil Durum Koordinasyon Merkezi'ne gidiyoruz. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile selamlaşıp Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın yanına geçiyoruz. Uykusuzluğu gözlerinden okunan Bakan Koca, depremin ilk günü geldiği Hatay'daki yıkımı ve şimdiki toparlanma sürecini detaylıca anlatıyor. İşte Bakan Koca'nın ağzından Hatay'ın sağlık gerçeği...
Bugün itibariyle 3 bin 50 olan enkazın girilememiş olanı yok. Şu an 700 enkazda çalışma devam ediyor ve bu, Hataylı için çok önemli.
Deprem bölgesinden diğer illere hava ambulanslarımızla 1.799, kara ambulanslarıyla 42.587, deniz araçlarıyla 327 olmak üzere toplam 44.713 yaralının sevki yapıldı. Bunun için ambulans koridoru oluşturduk. 1000'i aşkın ambulansla erken dönemde bu işi gerçekleştirdik.
Yaralılarımızı ağırlıklı olarak en üst seviye sağlık hizmetinin verildiği şehir hastanelerimize yönlendirdik. Mersin, Adana, İstanbul Çam Sakura, Ankara Etlik ve Ankara Bilkent şehir hastanelerimiz en çok yaralı naklettiğimiz sağlık tesislerimiz oldu. Her noktada sağlık hizmetimiz aksaksız sürüyor, ilk günlerin yoğunluğu kayboldu. Üniversite Hastanesi 600 yataklı. Şu anda 48 yatan hasta var. Ne kadar boş olduğunu anlatmak için söylüyorum.
Bu aşamadan sonra halk sağlığı hizmetlerine odaklanmış durumdayız. Sağlık ekiplerimiz sahada, çadır kentlerde, köylerde yoğun şekilde sağlık taraması yapıyor, ilaç ve hijyen malzemesi ulaştırıyor.
Gebe izlem, lohusa izlem, çocuk izlem ve yeni doğan taramalarına devam ediyoruz.
Bölgeye çok sayıda tetanos, kuduz ve çocukluk çağı aşıları sevk ettik.
Şebeke suyu ve depolardan düzenli su numunesi alarak yetersiz olan yerlerde klorlama yapıyor, güvenli içme suyuna erişimi garanti etmek istiyoruz. Suyu, pazar günü itibariyle vereceğiz. Baraj ve 12 kuyunun 6 tanesi devreye alındı. Su depoya geldi, depolardan da şebekeye gidecek. Şebekeye gitme noktasında da test yapılacak.
Ve kritik soru:
"Sn. Bakanım, enkazdan çıkan depremzedelerin genel durumu nasıl?"
Özellikle 4'üncü, 5'inci gün ve sonrasında çıkan hastayı uzun süreli burada tutmuyoruz. Onları uzun süre takip etmek gerekiyor. Bir ileri merkez olarak ağırlıklı Adana veya Mersin şehir hastanemize hava yoluyla transfer ediyoruz. Sonraki durumları kişiden kişiye, yaşına, kalış süresine ve travma derecesine göre değişiyor. En fazla böbrek yetersizlikleri olabiliyor. Ortopedik açıdan da bu dönemde sadece Adana'da 980'e yakın ameliyat gerçekleştirdik.
Peki ya, "Bulaşıcı hastalıklar?"
Sağlam bir organizasyon oluşturuldu. Denizli, Bursa, Konya, Kocaeli'ni, yani 4 büyükşehir belediyesini güçlü altyapıyla devreye aldık. Örneğin çöp için Gölcük, su için Konya tek elden bütün süreci yönetiyor. Bugün itibariyle 8 TIR kireç geldi ve '20 TIR'a ulaştırın' dedik. Kemirgenler için ilaçlama yapılıyor. Salgın riski açısından bu tedbir çok önemli.
Ve Bakan Koca'dan son bir not:
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin şehre geç sokulduğu iddiası doğru değil. Derhal yer tahsisi yapıldı. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş'ı ısrarla aradım. Özel kalemi çıktı telefona. 'Başkana söyleyin, ben buradayım, koordinasyon toplantısı yapmak üzere geçiyoruz. Bu afeti felaketin etkilerini birlikte çözebiliriz. Ve mutlaka beklediğimizi söyleyin' dedim. İlk günden itibaren birlikte çalıştık.