Türk Silahlı Kuvvetleri... Protokol... Alkış!
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), günlük politikanın bir parçası haline gelmemeli, getirilmemelidir. Hele hele sivil-asker ilişkilerinin yeniden yapılandırıldığı, terörle mücadelede etkili sonuçların alındığı bir dönemde gerek TSK üzerine söz söyleyenler gerekse TSK mensupları çok dikkatli olmalıdır.
Bu genel girişi yapmamızın nedeni, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun -bana göre aceleci- sözleri, hatta önyargılı tepkisidir.
Konu şu:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 9 Ocak Pazartesi günü, Arifiye'deki (Sakarya) Tank Paleti Fabrikası'nda, yeni nesil Fırtına obüslerinin teslim törenine katıldı. Malûm, bu tesiste yerli ve milli Altay Tankı'nın üretim mesaisi söz konusu. Ve Katarlı bir de ortağı var. CHP, esasen bir fabrika kiralama veya işletme hakkı devri niteliğinde olan bu projeyi başından beri, "satış" olarak tanımladı ve mesnetsiz suçlamalarda bulundu. Milli savunma sanayinin yabancılara (Katarlılara) peşkeş çekildiğini öne sürecek kadar işi abarttı. Haliyle Cumhurbaşkanı da CHP'nin iddialarının "yalandan" ibaret olduğunu her fırsatta dile getirdi. Polemiğin dozu, seçime gidilen süreçte iyice arttı. Tarafların siyasi bilinçaltı canlı ve olay bazında alevlenmeye müsait olduğu için son hadise yaşandı.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP zihniyetini ve genel başkanını tanımladığı belli olan anlatımında, şu ifadeleri kullandı:
"... Sıradan işletme devir işlemini çarpıtarak sermaye düşmanlığı yapanlar, bugün Amerika'dan İngiltere'ye, oradan Almanya'ya kapı kapı dolaşarak, benzin istasyonlarındaki affedersiniz restoranlarda, oralarda bir şeyler yemeye gayret edenler, yabancı ekonomi komiserlerinden yardım dileniyor. Biz ise yerli ve milli olarak, kendi mühendislerimizle, kendi işçilerimizle, işte bu dev eserleri hizmete koyuyoruz."
Bu cümle setinin bittiği anda salondan alkış yükseldi. Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Musa Avsever dahil komuta kademesi alkış karesinde görününce, sistematik hedef haline getirildi.
Öyle ki Kılıçdaroğlu, oldukça ağır bir dille ve Cumhurbaşkanı üzerinden TSK'ya yüklenerek, "Etrafınıza siyaset koridorlarında kariyer devşiren askerler koyarsanız elinizde bol yıldızlı, apoletli Ortadoğu üniformaları kalır! Onun için komuta kademesi haddini bilsin, siyaset askerin işi değildir!"
***
Şimdi gelelim olayın analizine...
Birincisi... Genelkurmay Başkanı ile Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri komutanları Millî Savunma Bakanı'na ayrı ayrı bağlı ve sorumludur. Bu da demek oluyor ki Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Arifiye'deki alkış sahnesine açıklık getirebilir. Bugünün Türkiye'sinde komutanların asli görevi ve gerektirdiği yer dışında kamuoyuna hitap edecek hali yoktur ve o Türkiye artık tarih olmuştur..
İkincisi... 15 Temmuz gecesi, at izinin it izine karıştığı dakikalarda darbecilere karşı duran veya darbeciler tarafından gözleri, elleri, hatta ayakları bağlanarak tasfiye edilmek istenen komutanlarla ilgili hüküm vermeden önce biraz düşünmek, işin önünün arkasını iyi araştırmak gerekir.
Üçüncüsü... Genelkurmay Başkanı Org. Güler, muhtelif çevrelerin gazına gelmeyen, anayasal sistemdeki yerini iyi bilen, askerlik mesleğine âşık, işinde, gücünde, siyasi etkileşime kapalı bir komutan olarak tanınmaktadır
Dördüncüsü... Komutanların, CHP genel başkanını ilzam eden sözleri ne alkışlamaları mümkündür ne de siyasetin tartışma alanına girecek duruş sergilemeleri. Belli ki konuşmanın, yerli ve milli savunma sanayindeki gurur verici gelişmelere değinilen ve bu başarıdan duyulan memnuniyetle sınırlı bölümü alkışla dışa vurmuştur. Yoksa siyasi polemiğe müsait kısımlarda komutanlar, tasdik veya tepki makamı değildir! Bir başka bakış açısı ile ele alındığında ise "alkışlanabilecek bir başarıda" duyarsız kalınması da komutanlar üzerinden direnç gelişmekte olduğu dedikodusunun türetilmesine ve abes yorumlara da yol açabilecektir
Beşincisi... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin günümüzdeki karşılığını Bakan Akar'ın sıkça tekrar eden şu sözleri mükemmel biçimde özetlemektedir
"TSK, binlerce yıllık tarihimizden süzülüp gelen millî, manevî, meslekî değerleri çerçevesinde, asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla, aklın ve bilimin ışığında, anayasa çerçevesinde, yasalar doğrultusunda, Cumhurbaşkanımız ve devamında sıralı komutan ve amirlerin emir ve komutasında milletinin emrinde görevinin başındadır!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)
- Kayyum kararları ve arka planı... (05.11.2024)