Siyasette, 24 saatin uzun olabildiği günlere sürüklenmek istendiğimiz gerçeği dün bir kez daha teyit edildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu'na verilen hapis cezası, -karar kesinleşmemiş olsa da- siyaset borsasını hareketlendirdi. Anlaşılan o ki 2023 seçimleri, siyaset dışı faktörlerin etkisini göreceğimiz, hemen her olayın sadece siyasete tahvil edildiği bir ortama taşınacak! Örneğin, bugünden itibaren kimse İmamoğlu kararında, Ceza Yasası'nın 125. maddesine takılmayacak, siyaset mühendisliğine yönelecek! Masa'dan çıkmayan aday profilinin, adliye koridorlarından çıkarılması oyunu sahnelenecek.
***
Bu vesile ile önceki gün CHP Genel Merkezi'nde katıldığım toplantının havasını, bünyeye ilişkin gözlem ve tespitlerimi de paylaşmak isterim. Ne de olsa aradan 4 yıl geçmiş. Gidip gitmemek… Soru sorup sormamak… Böylesi bir ikileme takılmadan davete icabet ettim. CHP binasına girişte, şaşkın bakışlar üzerimizdeydi.
Genel Başkan
Kemal Kılıçdaroğlu'nun taltif edip (!), parti kontenjanından bir devlet kurumunda görev almasını sağladığı eski danışmanının bizim medya grubuna karşı önyargısı, uzun süreli ambargoya dönüşmüştü. Ha, dert ettik mi? Elbette hayır. Büyük ihtimalle, AK Parti'nin Türkiye Vizyonu tanıtım toplantısına muhalif basının bilinen isimlerini çağırması, CHP'nin medya davetli listesini de etkiledi. Gerekçesi ne olursa olsun… CHP Basın Danışmanı
Ömer Topsakal'a ve parti kurumsal kimliği adına Sn. Kılıçdaroğlu'na -her şeye rağmen- teşekkürümü ilettim.
***
Kemal Bey'in, gazetelerin Ankara temsilcileri ile gerçekleştirdiği geleneksel yıllık değerlendirme toplantısına
"karma" denilebilecek basın katılımı söz konusu idi. Elbette kategorize edilmiş bizler azınlıkta idik. O azınlıkta içinde SABAH Gazetesi ve ben, ayrıca sınıflandırılıp, yer yer belli imaların hedefi de yapılmak istendim. Bir siyasi parti lideri ile medya temsilcisi arasında olması gereken düzeyi korumaya, şahsen polemiğe girmemeye, Kemal Bey'deki peşin hükme dayalı yakıştırmaları ise lisan-ı münasiple yönetmeye özen gösterdim.
Sadece bir misali aktarmakla yetineyim…
Hatırlayanlar olacaktır. Sn. Kılıçdaroğlu bir konuşmasında, YPG/PYD için
"Kendi vatanını kurtarmak amacıyla örgütlenmiş bir oluşumdur" demiş, terör örgütü olarak görmediğini de söylemişti. Oysa dün, terörle mücadelenin gerekliliğini vurguladı. Bu çelişkiye değindiğimde beni, Sn. Cumhurbaşkanı'na aracı tutmayı denedi. "(PYD sözde yöneticisi)
Salih Müslim'e Ankara'da kim kırmızı halı serdi? Sn. Erdoğan'a sorsanıza" dedi. Ben de saygı ölçütlerini gözeterek,
"Siz, o soruyu 6'lı Masa'da Sn. Davutoğlu'na sordunuz mu?" dedim.
"O ayrı" dedi. Ben de
"Meselenin özü orada" demekle yetindim.
***
Bir başka detay da Sn. Kılıçdaroğu'nun toplantı ekibine ilişkindi… CHP Grup
Başkanvekili
Özgür Özel, bütçe maratonu yorgunu
olacak ki önündeki bilgisayara bakmak ve
dinlemekle yetindi.
Tuncay Özkan, gazetecilik
günlerinin nostaljisindeydi, herkesle iletişim kurmaya
çalıştı.
Faik Öztrak'ı bürokrasideki günlerinden
bilirim. Ağır abi havasındaydı.
Selin Sayek Böke'de ise kibir hâkimdi.
Her şey bir yana… Toplantı içeriğinde dikkate değer birkaç husus da yok değildi.
1- CHP'nin sabık İstanbul İl Başkanı
Canan Kaftancıoğlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı
Ekrem İmamoğlu arasında yıpratıcı düzeye varan çekişme, şimdilik askıya alınmış. Kılıçdaroğlu da bu ikilinin gerilimli ilişkisini,
"Sevgi kelebeği" çerçevesinde tutmayı tercih etti. Zaten, dünkü yargı kararı ile tablo başka bir aşamaya evrildi.
2- Kemal Bey, her cümlesinde 6'lı Masa'yı ayakta tutmaya çabaladı. İmamoğlu ve Yavaş'ın önünü keserse masadan ortak aday olarak çıkacağı umudunu koruyordu korumasına da... İmamoğlu kararının beklendiği gün Almanya'ya gitmesi, vaziyeti toparlama adına gezisini iptal etmesi, 6'lı Masa'yı İstanbul'da ortaklar zirvesine çağırması taktik hamleler olarak not edildi. Saraçhane'de boy gösteren, İmamoğlu ile kucaklaşan
Meral Akşener ise CHP tabanından hayli rol çaldı.
3- Ve nihayet… Başörtüsü ve aileye ilişkin TBMM'ye sunulan anayasa paketi. Aylaradır bu konuda yasal düzenleme diye tutturup gündeme taşıyan Kemal beyin,
"Metni gördüm ama vakit ayırıp inceleme şansım olmadı. Önce anayasa hukukçularından görüş alacağız!" demesi, zihni karşıtlığının yansımasıydı.
Dedim ya…
24 saatin dahi uzun görülebildiği, siyasette kırılma hedefleyen odakların açık örtülü işbirliğine girdiği, buna karşın milletimizin sağduyulu olması gereken bir virajdayız!