Başörtüsü... Cemevi... Hesabilik... Hasbilik...
Aslında mesele...
Cumhuriyetin kurucu partisi olduğunu savunan CHP'nin, iktidar olabilme uğruna geçirdiği dönüşümle ve karşısında yıllardır iktidar olabilen siyasal ekiplerin özgün başarısı ile ilgili.
Şimdi, CHP derken...
Makbul ve formatlı vatandaş dayatmasının genetik mirasını iliklerinde hisseden, Anadolu irfan geleneğinden kopuk, soldan sağa yalpalayan, yapacakları için geç kalan, yaptıkları ile yüzleşmekten kaçınan bir siyasal karakterden mi bahsediyoruz?
Yoksa...
Antiemperyalist, reformcu, kalkınmacı, halkçı, inanç başta olmak üzere her alanda özgürlükçü, geniş kitleleri ikna etmeye kararlı yepyeni bir zihni açılımdan mı söz ediyoruz?
Bu, öylesine hassas ve belirleyici bir eşik ki...
CHP; siyasal arka bahçesinde Alevi yurttaşlara bilâ bedel kiracı olarak yer açar, soyut düzlemde "elde var bir" modeli ile bağlarını sürdürürken...
Alevi yurttaşları bu toprakların ev sahiplerinden kabul ederek, somut sorunlarının çözümünde ileri yönlü ilk adım atma inisiyatifi, muhafazakâr demokrat bir sağ iktidara kalmış oluyor!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, yıllar öncesinden başlattığı çalıştaylar etrafında oluşturduğu külliyat, bugünlerde Alevi-Bektaşi kimliğini yaşama ve yaşatma çabasına destek sağlama iradesi olarak tezahür ediyor.
Elbette.
Alevilik ve Cemevleri bağlamındaki farklı beklentiler göz ardı edilemez.
Lakin bu taleplerin mutlak homojenlik içerdiği de ileri sürülemez.
Kaldı ki...
Alisiz Alevilik veya İslam'dan koparılarak alternatif din haline getirilmek istenen Alevilik ile ilgili dış projeler de hafife alınamaz.
Yani...
Alevi yurttaşların doğallığını ve geleneklerini korumaları, inançlarını yaşayacakları mekânların varlığı ve sürdürülebilirliği, aralarından tercih edenler için devletle bağının kurulması, sosyoekonomik imkânlar sağlanması ve en mühimi ayrımcılıkla ilgili yakınmalarının giderilmesi asla küçümsenemez!
Doğrusu...
CHP'nin "başörtüsü" hamlesi ile AK Parti'nin "Alevi yurttaşlarla" sıcak ilişkiler kurma kararlılığının benzer tarihe denk gelmesi de ilginç oldu.
Neden?
Birinde, "kesrette vahdet" anlayışı... Diğerinde "oportünizm" hakim de ondan.
Daha açıkçası...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kısa vadeli oy devşirmeyi değil, huzurlu, barış içinde bir arada yaşayan toplumu ve böyle bir ülkeyi yönetmeyi öncelerken...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun mesajlarında "oy avcılığı" telaşı ile sınırlı ve sorunlu birliktelik kurma arayışı dikkati çekiyor...
Netice olarak...
Kemal Bey'i, öz eleştiri vermeden "helalleşme" söylemine iten, toplumun kabuk bağlamış yaralarının tarihi derinlikteki izlerine bakmadan sadece seçimler öncesi merhem sürmeye teşvik eden arayışlar, Türk sol/sosyal demokrat siyasi çizgisindeki "yaman çelişkilerle" doğrudan ilgili. CHP kurultaylarında karşılık bulan manifestoların satır aralarını okuduğunuzda, "Hak (Allah cc) ve Halk" arasındaki sarsılmaz bağı anlamakta, anlamlandırmakta güçlük çeken veya önemsemeyen, çoğu kez konjonktürel çıkışlarla geçici çözümlere yönelen pek çok hamle veya ifade görürsünüz. Bunun için CHP'nin siyasal teşhisleri genellikle ya eksiz ve yetersiz kalıyor ya da toplum bir sonraki faza geçtiği için tedaviye yaramıyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)
- Kayyum kararları ve arka planı... (05.11.2024)
- CHP-DEM... Birliktelik yapay, hesaplaşma gerçek! (02.11.2024)