Dün TBMM'de, CHP'nin çağrısı ile olağanüstü toplantı denemesi vardı. Denemesi diyorum zira tamamen CHP grup başkanvekilinin işgüzarlığı, rol kapma çabası ve güya gündem belirleme hamlesi söz konusu idi. 6'lı masanın örtü altı ortağı HDP'nin de "dokunulmazlık dosyaları" nedeni ile destek vermediği girişim, beklendiği gibi sonuçsuz kaldı.
Buna karşın...
Görüştüğümüz AK Partili vekillerin "sahadan aktardığı izlenimler" ilerisi için dikkate değerdi. Farklı isimlerden dinlediğimiz gözlemlerin geniş ortak paydası gösteriyor ki...
2023 seçimlerine kadar daha pek çok faktör, aktör ve olay devreye girecek. Anlık duruma bakarak kesin karar vermemek ama ana eğilimi sürekli yorumlamak gerek.
Bugün itibariyle "liderlik" ölçütünün hâlâ belirleyici olduğu, bilhassa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın küresel gelişmelere yön verme kapasitesinin tabanda, "Sorunlarımızı yine Erdoğan çözer" kanaatini pekiştirdiği anlaşılıyor.
Ekonomik sorunlar, gündemin birinci başlığı olmayı sürdürse de başlangıçtaki olumsuz havanın dağıldığı anlatılıyor. Dar ve sabit gelirlilere yönelik mali önlemlerin pozitif etkisi, her geçen gün daha fazla hissediliyor.
Piyasa profesyonelleri ve sade vatandaş arasında güncel meselelere yaklaşımda "makas açılıyor." Vatandaş, her şeye rağmen ekonomide çarkların dönmesini, hükümetin kendisine sahip çıkmasını önemsiyor.
Sıcak para yöneticileri ile stokçu kesimin ekonomi algısı ise sonbahar ve sonrası için "kaygı pompalama" üzerine odaklanıyor. Özellikle dış ödemeler dengesine dayalı karamsar senaryoları en çok bu odaklar yerleştiriyor.
İmalatçı ve ihracatçılar ise zaman zaman "diğerleri ile aynı kefede tartıldıkları için" sitem ediyor. Kredi alıp dövize yatıran, stok yapıp yüksek fiyat spekülasyonundan kazanç sağlamayı uman birtakım iş insanları ile gövdesi bile taşın altındaki reel sektör temsilcilerinin, titiz bir çalışma ile ayrıştırılması gerekiyor.
Üretimini ve yatırımını sürdüren, istihdam yaratan veya en azından işçi sayısını koruyan iş âlemi tabiri caizse, "Ankara'dan fırça yemek istemiyor!" Bakanı, bakan yardımcısı, başkanı... Diyorlar ki "Bizi karşısında gören, elmalarla armutları aynı sepete toplayıp peşin hükümle yükleniyor. Motivasyonumuzu kırıyor!"
Bütün bu tespitlere "evet!"
Fakat eldeki değişken veriler, "asla rehavete kapılmamalı" mesajı veriyor. Bilinen siyasal kurgu, Erdoğan'ın cumhurbaşkanı seçilmemesi özerine kurulu olsa da "cambaza bak cambaza oyunu" da sürüyor. Yani Erdoğan'ın seçildiği ama AK Parti'nin parlamento çoğunluğunu yitirdiği bir yazılım da devrede! Esasen 15 Temmuz'da da amaçlanan "Erdoğansız Türkiye" ile 2023'e dönük olarak Erdoğan'ı veya Partisini hedef alan arayışların özünde bir fark olmadığı asla unutulmamalı!
***
Vergi Müfettişleri
2017-2021 yılları arasında 231 bin inceleme, 310 milyar lira matrah farkı tespiti, 75 milyar lira vergi aslı, 150 milyar lira vergi cezası istemi.
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından FETÖ'nün mali yapısını deşifre çalışmaları.
Stokçuluk ve fahiş fiyatla mücadele için alanda aktif denetim.
Silici Operasyonları ile akaryakıt kaçakçılığına darbe.
Demir Yumruk Operasyonu ile demir-çelik sektöründeki kartelin çökertilmesine destek.
Listeyi uzatmak mümkün...
İşaret etmek istediğim husus; devleti devlet yapan fonksiyonların başında gelen vergiciliğin omurgasını oluşturan "Vergi Müfettişlerinin özlük hakları" ile ilgili.
Kuşkusuz her meslek grubunun kendine göre haklı istekleri olabilir. Maliye ise "mum dibini ışıtmaz" misali bir geleneğin temsilcisidir.
Bu nedenle, "Vergilendirilmiş kutsal kazancın takipçisi seçkin kadrolara, hiç olmazsa eksiden olduğu gibi eş değeri Sayıştay Denetçileri kadar haklar tanınmalı" diyorum...