Bayramınızı tebrik ediyor, bayram tadında günlerinizin eksik olmamasını diliyorum.
Dün, eski kitaplarımı karıştırırken Attila İlhan'ın İş Bankası Yayınları'ndan çıkan, farklı tarihlerde güncellenen, dün olduğu gibi bugün de çok anlam ifade eden "Batı'nın Deli Gömleği" adlı eserine kapıldım, gittim. Sayfa 58'deki bölüm özellikle ilgimi çekti…
"Türkiye'de sağın-solun yerli yerini alabilmesi için tarihsel bir yanılgının düzeltilmesi gerekir. 27 Mayıs'tan bu yana, kendi kendine sol adını takmış bazı aydınlar ve kuruluşlar, olayların ve sorunların derinliğine nüfuz etmeden, yüzeysel suçlamalarla sanayileşme (tam bağımsızlaşma) sürecine çelme takmışlar, sağcı iktidarlar ise tam bağımsızlaşmada kendilerine destek olabilecek ilerici aydınları komünist, vatan haini, casus suçlamalarıyla karalamak hatasını göstermiştir. Böylelikle emperyalizm iki yüz yıldır Türkiye'de sürdüre geldiği oyunu, bir kere daha başarıyla sahneye koymuştur. Halkla aydınlar, iktidarla ilerici güçler karşı karşıya getirilmiş, bir kısmı ötekisine karşı kullanılarak, ülkenin emperyalizmin istediği çizgide ve düzeyde kalması sağlanmak istenmiştir."
12 Mart 1971 Muhtırası'ndan, 12 Eylül 1980 Darbesi'nden izler taşımakla birlikte kitap, Türkiye'nin bağımsız politika izleme iradesine çekilen siyasi, askeri ve ekonomik operasyonların arka planına ışık tutmakta, Balkanlar, Kafkaslar ve Doğu Akdeniz coğrafyasında güçlü bir Müslüman devlet istenmediğini de kayda geçirmekte!
***
Tarihi hafıza tazelenmedikçe, muhtelif küresel senaryoların bugünkü araçları ve yöntemleri her an göz önünde tutulmadıkça biz daha çook patinaj yaparız.
Bütün bu birikim ve tespitleri paylaşmamın nedeni ise Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'ın bayram mesajındaki kritik satırlardan kaynaklandı.
Neden?
Kalp kırmanın kolay, gönülleri inşa etmenin zor olduğu günlerdeyiz…
Güven kazanmanın hayli pahalı olduğu, itimadı kaybetmenin ucuzladığı bir kavşaktayız.
İşte bu nedenlerle…
Asli görev yine Ankara'ya düşüyor. Hem siyaset yapıcıların hem de devlet aklını işletenlerin birinci derecede sorumluluğu sadece söylemde değil, eylemde de toplumsal birlik ve beraberliği tahkim etmekten geçiyor.
Bu vesile ile vurgulamak isterim ki…
Gelecek nesiller için umudu canlı tutmaya çalışırken acılarla sınandığımız olaylarla da sarsıldık. Asker, doktor, avukat şehitlerimiz var. Allah rahmet eylesin, geride kalanlarına sabır ve hayırlı ömür nasip etsin.