Bir siyaset ve ekonomi okuması: “Nalıncı keseri, testere farkı!”
Öncelikle...
Tüm bunlar, ülkemizin hem stok sorunları hem de muhalefet siyasetinin 'amaca ulaşmak için gayri milli araçları kullanmayı mubah gören' yaklaşımından kaynaklanan talihsizliği...
Bu ve benzeri sorunlarla baş etmenin yolu dün olduğu gibi bugün de "milli moralden ve geleceğe güven duyulmasından" geçiyor. Bu da bizi iş ve aş davasına getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın oldukça kapsamlı ve birileri için sarsıcı beyanları arasında ben, "ekonomiye dair olanları" bilhassa önemsedim. Önceki akşam ayrıntılı ekonomi brifingi alan Cumhurbaşkanımızın risk-fırsat analizlerini dinlediğine kuşku yok. Sanırım bu yüzden, siyaset virtüözü olarak en hassas noktaya yoğunlaşmış durumda. Bir yandan fiyat artışlarının kontrol altına alınması diğer yandan dar ve sabit gelirlilerin refah kaybının telafi edilmesi.
Yani...
"Ben, ben" hırsına dayalı, kazanırken cömert, paylaşırken cimri, resmi görüşmelerde suskun, dışarıda karamsar aktörlerin ağırlık katsayısının azalacağı bir döneme giriyoruz. O da bizi meşhur özdeyişe götürüyor:
"Olmayalım nalıncı keseri gibi hep bana hep bana... Olalım testere gibi bir sana bir bana!"
Dünya, belirsizliklerle dolu kaotik gelişmelere gebeyken... Sadece şikâyet eden, bencillik yapan, sermayesi için pek çok şeyi göze alırken çalışanını ve tüketiciyi düşünmeyen her kim olursa olsun... Belki günü kurtarabilir ama yarınları kaybedeceğine kuşku yoktur!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- BM’nin kıdemli lideri... (21.09.2024)
- Siber güvenlikte süper Türkiye (20.09.2024)
- ‘Teğmen’ mi, ‘değmen’ mi? (19.09.2024)
- Bürokratik oligarşinin anatomisi! (17.09.2024)
- Bir CHP klasiği ‘Ege Turizm Merkezi’ni’ engellediler (16.09.2024)
- Enerjide stratejik devrim (15.09.2024)
- Bürokrasi neden böyle? (14.09.2024)
- Büyük evi olana, fazla elektrik tüketene destek yok (13.09.2024)
- Cinayet Saati (10.09.2024)
- CHP... Var biçaresi! (07.09.2024)