Siyasette, orta-uzun vadeli tahminde bulunmanın yanıltıcı olduğu günlerden geçiyoruz. Toplum mühendisliğinin hız kazandığı bir dönemde, süreci dinamik şekilde izlemek ve tahminleri sürekli güncellemek gerekiyor. Nitekim bunun bir örneğini DEVA Partisi Genel Başkanı
Ali Babacan'ın son kararında gördük. Bir yandan 6'lı masaya şekil ve umut verirken, diğer yandan seçime kendi logosu ile gireceğini açıklayıverdi. Peki, ama neden? Gelin,
Babacan tarzı hareketin arka planına inerek bu kararı ve olası etkilerini analiz etmeye çalışalım...
Kuşku yok ki
Babacan, partisi içinde sanıldığı gibi rahat değil. Kendisini bilenler, son zamanlarda
"Tanımakta güçlük çekiyoruz" demeye başladılar.
Mesajları, çıkışları, görüşme trafikleri ve iş birliğine yönlendirildiği odaklar,
Babacan'ı yola çıktığı günlerden bambaşka noktalara savurdu.
Babacan, derinliğini bilmediği suya adım atmayan, devamlı hesap içinde hesap yapan, mutlak kuşkucu kimliği ile partisinden bile
"bilgi saklaması şaşırtıcı olmayan" bir aktör.
Bakmayın siz,
"Seçime, müstakil girme kararını partide müştereken aldık" demesine... Bu hamle, partisini bir arada tutabilmek adına onun için zorunluluktu.
Hesap içinde hesap derken... Deva kadroları, CHP veya İP listelerinde sığıntı gibi yer bulmayı içine sindiremedi ve
Babacan'ı, ayrılıkların yaşanacağına ikna etti.
Ama asıl hesap,
Babacan'a tesir eden merkezlerde ve temas kurduğu çevrelerde gizli. Bir taşla birden çok kuş vurma kurgusu bu...
1- 6'lı masayı baskı altına almak ve pazarlık gücünü artırmak.
2- CHP ile ittifak ortaklığına girilmesinden rahatsız olan muhafazakâr çevreleri yeniden yedeğe almak.
3- AK Parti'den tırtıklanacak oylara en fazla talip olacak siyasi konuma oturmak ve 2023 sonrasını, hatta AK Parti iç dengelerini de şimdiden düşünmek.
4- Deva odaklı, farklı ittifaklara kapı aralamak ve o anda siyasi oyun kurucu olmak.
5- Gençleri ve kararsız oyları manipüle edecek fırsatı değerlendirmek.
Ve en önemlisi...
Deva ile Kürt oyları arasında bağlantı kurmaya dönük iç ve dış destekli projelere göz kırpmak. Bakınız,
Babacan'ı en fazla motive eden husus,
HDP veya uzantıları üzerinden şekillenen liste ortaklığı olabilir. AK Parti ve HDP'de toplanan Kürt oyları, Deva için seçim barajını aşmanın formülü gibi duruyor. Muhafazakâr Kürt oyları AK Parti'den çözmek, HDP tabanıyla da aday/liste belirlemelerinde işbirliği yapmak.
Elbette eski Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül faktörünü de unutmamak gerek.
Gül'ün,
"Kız ister gibi babasından istedim ve siyasete kazandırdım" dediği
Babacan, yetişme tarzı itibariyle
saygıda kusur etmez. Fakat özgüveniyle
kendi bildiği yolda ilerler!
Gel gelelim... Babacan, giderek el artırdığı söylemlerinde
sürekli Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ı hedef alıyor. Yıllarca, bu ülkenin
öz evlatlarını baskılayan zihniyetin temsilcilerine
ise -aynı masaya oturduğu içintek
söz söylemiyor. Bırakın, o hassasiyeti
bazı olaylarda CHP'yi de aşan laflar ediyor.
Maalesef yeni dostlarının,
kuzu postuna bürünmüş kurt olabileceğini görmek istemiyor. İktidar hevesi öylesine
başını döndürüyor ki inanç dünyasındaki
varlık sebebi ile büyük çelişkiye düşüyor.
Biliyoruz ki iş lafa geldi mi CHP zihniyeti,
süslü demokrasi söylemini mükemmel kullanır
ve bir an başınız döner. Ancak uygulama
zamanı geldiğinde, yani
siyasi oportünizmin acı gerçekleriyle yüzleştiğinde ise
Babacan için de çok geç olur!
NOT: Ramazan Bayramınızı kutluyor, bayram tadında günlerinizin eksik olmamasını temenni ediyorum.