Güven veren, tecrübeli liderlik mi? Horozu çok olan siyasi köy mü?
Böylesine kritik küresel geçiş döneminde Türkiye, sadece coğrafi konumu ile değil, bağımsız politika uygulayabilme kabiliyetiyle de pozitif yönden ayrışıyor
Savaşan tarafların her ikisiyle de güvenilir zemin inşa ederek konuşabilen, NATO ve AB için olmazsa olmaz konumunu pekiştiren, Balkanlar, Kafkaslar ve Kuzey Afrika için çatışma risklerini bertaraf edebilen kimliği ile Türkiye, tarihi fırsatın eşiğinde duruyor. Ve bu fırsatların kullanılabilmesinin yolu "mutlak siyasi istikrar, etkili ve itimat telkin eden liderlikten" geçiyor.
Dikkat edilirse, Avrupa'yı şoke eden harp ve göç dalgası karşısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın aktif diplomatik girişimleri Türkiye'yi müstesna bir yere taşıdı. Kelimenin her manasıyla "güvenlik ve alt unsurları" ülkemizde de geniş kitlelerin karar önceliklerini derinden etkiledi.
Muhalefet partileri ise vaat ve iddiaları için şartların olgunlaştığını düşünür, dirsek temaslarını hızlandırırken bir anda "politik şaşkınlık" dairesine sıkışıp kaldı. Türkiye'nin, Rusya karşıtı yaptırımlara taraf olmasını isteyen kimi liderler, bu denemelerinden sonuç alamayınca kendisini, iç polemik malzemeleri üretirken buldu. Örneğin, Adana'daki bir gösteriye polisin orantısız müdahalesi üzerinden başörtülü polis/başörtülü vatandaş ikilemi yaratma gayretleri samimiyetsizlik hanesine yazıldı. 1915 Çanakkale Köprüsü'nü veya şehir hastanelerini hedef alan fayda/maliyet çarpıtması da muhalefete, arzuladığı kapsamda tepkisellik sunmadı!
Ha, "Tehlike geçti mi?" Elbette, "Hayır!"
Yani, muhalefet ve akıl hocaları, ilk fırsatta toplumun sinir uçlarına basacak argümanları aralıksız servise sunacaktır.
Gel gör ki...
Milletlerin kaderinin açık/örtülü operasyonlarla bir kez daha tayin edildiği bugünlerde, vazgeçilmez önceliği "Güçlü ve tecrübeli liderlik" oluşturuyor. 6'lı muhalif blokun köpürttüğü suni siyasi dalga boyuna rağmen gözlerin ve umudun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a odaklanması, özünde çok şeyi anlatıyor. Her ne kadar muhalefet, Rusya devlet başkanının "savaş emrini" manipüle ederek, "tek adam" senaryosuna dayalı iç tehdit algısı pompalamaya çalışsa da Türkiye'nin ve liderinin özgün karakteri bu kalıpları kolayca kırabiliyor.
Ve nihayet, yazının içine yansıttığım fotoğraf...
ArtAnkara Fuarı'nda fotoğrafını çektiğim bu tablonun müellifine ve emeğine saygımı kayda geçirerek devam edeyim! Yorum bütünüyle bana ait!
Bu kadar çok horozun resmedilmesi bana CHP, İP, SP, DP, Deva ve Gelecek birlikteliğini çağrıştırdı. Siyasi köyü hangi horozun uyandıracağı bir yana horozun çok olduğu yerde nasıl sabah olacağı da bir muamma...
Kuşkusuz: siyasette rekabet, alternatif ve denge olmalı. Çok parçalı, çok başlı, çok çıkarlı yapıda, ip cambazları bile dengede duramazken, dünyanın dengesinin kaydığı bir ortamda ancak sağduyulu çoğunluğun emin olduğu dengeden söz edilebilir. O adres de tüm sınamalara rağmen 20 yıldır bilinmektedir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)