Son günlerde, HDP'nin siyasal sistem içindeki yeri ve hukuk karşısındaki konumu yeniden tartışılmaya başlandı. Kandil'den onaylı, özel mülakatla seçilen isimlerin HDP milletvekili olması bir yana, örgütle organik bağlarını gösteren somut delillerin ortaya çıkması elbette sürpriz değil. Şaşırtıcı diye algı çarpıtmasına malzeme yapılan husus, bu gerçekliklerin kamuoyuna mal olma zamanlamasıyla ilgili!
Elbette, devam eden HDP kapatma davası, yargısal faaliyetin görev, yetki ve sorumluluğunda. Buna karşın, bu dava toplumsal ve siyasal açıdan da kritik sonuçlar doğurmaya aday olduğu için her türlü büyüteç altında. Buraya kadar olağan akıştan söz ediyoruz. Lakin bir süredir Ankara'da, HDP'nin kapatılması gerekliliği ile kapatılmadan belli isimlerle kuruma sınırlı yaptırım uygulanması arasında gidip gelen ve devlet dinamiklerine de yansıdığı söylenen bir ayrışmanın ayak sesleri duyuluyor!
Dediğim gibi, konu yargının alanında. Bunun ötesi, spekülasyon marjında kalır. Gel gör ki HDP'ye bel bağlayan partilerin varlığı,
"dostlarımızla iktidar olacağız" söylemi, bu iddianın iç ve dış destekçileri malûm davayı pek çok çevrenin radarında tutmasına yol açıyor.
Nitekim... HDP Diyarbakır Milletvekili
Semra Güzel'in, -öldürülen- terörist sevgilisi ile çekilen fotoğrafının, o fotoğrafı da aşan ölçekte terör örgütünün dağ kadrosundaki faaliyetlerinin kapsamı asla kabul edilemezken... Bu ilişki biçiminin analizinde, bilhassa Milet İttifakı bileşenlerinin sadece fotoğrafın çekildiği tarihe odaklanması, milli birlik ve kardeşlik projesinin devam ettiği sırada çekildiğini savunması her bakımdan manidar. İlgili süreç ne olursa olsun bu durum, PKK'nın dün olduğu gibi bugün ve dahi yarın, terör örgütü olduğu realitesini değiştirmez ki. Fotoğraf ve diğer belgelerin bu yakınlarda deşifre olmasına, ayrı anlam yükleme gayretleri de ibretlik! Nihayetinde, HDP kapatma iddianamesine ve ekindeki belgelere bakanlar, Semra Güzel'e dair talepleri okuyanlar, o fotoğraf özelindeki hiçbir mazeret veya açıklama biçiminin ikna edici olamayacağını biliyorlar. Hatta bu tavırda ısrar etmelerinin, terör örgütünü ve kravatlı/döpiyesli uzantılarını cesaretlendirme amacına hizmet edeceğini de inkâr edemiyorlar.
Peki, bu gelişmeler CHP-İYİ Parti ve haliyle HDP ortaklaşmasını nasıl etkiler? Öne sürüldüğü gibi Millet İttifakı'nda çatlağa yol açar mı?
Ben buna ihtimal vermiyorum.
Nedenlerine gelince...
Atatürk'ün partisi olduğunu söyleyen ama arkasında durmakta zorlanan CHP'nin geçirdiği dönüşüm,
İktidara gelme amacına erişmek için her türlü aracı kullanmayı mubah gören muhalif anlayış,
CHP'ye verilen görevin kapsamı... Daha açıkçası, HDP'yi ittifak yörüngesinde tutma, PKK'yı da uzaktan uzağa göz önünde tutma rolünü CHP üst yönetiminin giderek benimsemesi,
MHP'yi ve liderini tasfiye hareketi olarak kurgulanan İP'in, çok parçalı yapısı ve zoraki ayakta tutulan çatısı.
Meral Akşener isminin ötesinde bir parti kimliğinin gelişememesi yüzünden ittifaka mutlak bağımlılık,
Ve nihayet İP'e, HDP'nin bastığı sinir uçlarından doğan milliyetçi hassasiyetleri idare etme vazifesi ile Erdoğan karşıtı ittifak hedefini canlı tutma fonksiyonunun tanımlanmış olması...
Özetle...
HDP'ye taviz verme, terör örgütü PKK'ya kart açma stratejisi ile şekillenen, 5 benzemez partiye dayalı iktidar kurgusu bir yanda...
Erdoğan ve Cumhur İttifakı'nın bölgesel ve küresel dönüşümün belirsizliğini giderebilecek, ekonomik ve siyasi istikrarı tahkim edebilecek tecrübesi, yerli-milli duruşu diğer yanda...
Mücadele zemini böyle oldukça, sonucu maceraya yer bırakmayacaktır.