Senaryo: Üst Akıl Oyun: Samimiyetsizlik Oyuncu: Kemal Bey...
04.12.2021, Cumartesi
Maksat "üzüm yemek" olsa anlaşılır bir tutum. Ama "bağcıyıdövmek" olunca işin rengi değişiyor. CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu bunu hep yapıyor. Kritik bir devlet meselesinde kendisine bilgi verilirken de hassas kamu kurumlarının üst yöneticilerinden randevu alırken de sadece "kitle manipülasyonuna yöneliyor!" Paylaşılan özellikli bilgilere, devlet adamı ciddiyetiyle yaklaşmak yerine, ucuz popülizme abanıyor.
Yakın tarihteki üç örnek olay dahi Kemal Bey'in "samimiyet testini geçemediğini" gösteriyor. Mesela...
Şubat ayında, Irak'ın kuzeyinde Gara bölgesindeki bir mağarada rehin tutulan vatandaşlarımızı kurtarmak üzere operasyon düzenleniyor. Kılıçdaroğlu, masumları katleden terör örgütü PKK'ya tek laf etmeden, alelacele Cumhurbaşkanı'nı eleştirmeyi önceliyor. Yetmiyor... Cumhurbaşkanı Erdoğan, olayın arka planını anlatması için Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu, CHP Genel Merkezi'ne gönderiyor. Kemal Bey anlatılanları can kulağı ile dinlemiyor, doğru düzgün soru bile sormuyor. Görüşme sonrası klasik siyasi kodlarına dönerek, terör örgütünü lanetlemeyi ikinci plana atıyor, Erdoğan da Erdoğan diye tutturuyor. Mesela...
Ekim ayında, Merkez BankasıBaşkanı Şahap Kavcıoğlu'ndan randevuistiyor. Talebine süratle "buyurungelin" cevabı veriliyor. Sanırım, davetekendisi de şaşırıyor. 1.5 saat ağırlanıyor. Kurumun yıpratılmaması vurgulanıyor. Dışarıda açıklama yapılmaması ricası iletiliyor. Daha kapıdan çıkar çıkmaz, ayaküstü sağa sola ayar vermeye başlıyor. Haliyle, Merkez Bankası Başkanı da peşinden, Kurumunu korumak için karşı beyanlarda bulunmak durumunda kalıyor. Mesela TÜİK...
Sürekli itibar suikastine uğruyor. Bu haksızlıklara karşın Eurostat da Dünya Bankası da Türkiye'nin veri üretme yöntemini de veri kalitesini de denetliyor. Öyle ki Dünya Bankası'nın, ülkelerin ulusal istatistik sistemlerinin performansını ve süreç geliştirme çabalarını değerlendirdiği endeksinde Türkiye, 178 ülke arasında, "en iyi 20 arasında" yer alıyor. Demem o ki...
Muhalif siyaset, doğal mecrasından çıkarılarak kamu kurumlarını hedef alıp, günlük politikasına malzeme yapmaya tevessül ettikçe puan kazanmıyor aksine kaybediyor. Bu arada hem siyasetçi hem de kurumlar zımparalanmış oluyor. Kaldı ki...
Muhalefet olarak elinizde her türden platform, hatta aklınızı idare eden yerli ve yabancı ajanslarınız da var. İddialarınızı ya da tenkidinizi ortaya koyacak ortamlar da fırsatlar da eksik değil. Gerekirse parti ekibinizin, partinize müzahir araştırma merkezlerinin verilerini de ileri sürerek, tezinizi savunacağınız kanallarınız da açık. Ancak...
Kurumların kapısına dayanmak, ilgili bakan değişeli bir gün olmuş ve bürokrat, daha bakanı ile tanışamamışken siyasi şova meyletmek neresinden bakarsanız bakın talihsizlik.
Peki, bu tutum neyi gösteriyor?
Daha dün ABD Büyükelçisi Satterfield'ı parti genel merkezinde ağırlayan Kemal Beyin, aslında bir baskı altında olduğunu, iktidar hırsıyla yıpratıcı, tahrip edici siyaseti sonuna kadar kullanacağını... Yazık, gerçekten yazık! NOT: Önce Mülkiye! Bugün 4Aralık... Mekteb-i Mülkiye'nin 162.kuruluş yıl dönümü. Mülkiye, formatatılan dönemlerden geçse de bizceher zaman fikri zenginliğin, devlet-milletbilincinin kalbidir. Hep dediğimizgibi... Başka bir aşk istemez aşkınlaçarpan kalbimiz Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştikçünkü biz Gül ki sen, neşenle gülsün ay,güneş, toprak, deniz Ey vatan gözyaşların dinsin, yetiştikçünkü biz!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.