Millet İttifakı’nın varsayımları... “Geç bunları anam, babam!”
Teorik bazda tabii ki tartışılabilir. Ancak konuyu, zihnin jimnastiğinden çıkarıp, milletin bilinçaltına sanki uygulanabilir reçete gibi yerleştirme aşamasına getirdiniz mi işin rengi değişmektedir.
Efendim, "Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı kim olacakmış?"
Bu sorunun sistematik biçimde sorulması ve muhtelif isimlerin gündeme taşınması, esasen siyasi benzemezler topluluğu olan o ittifakın bileşenlerini bir arada tutma ve kamuoyunun nabzını yoklama taktiğinden başka bir şey değildir
İyi ama İP Genel Başkanı Meral Akşener, "Başbakan adayı imiş!" Bu başlığın ve hedefinin irdelenmesi de görünür gelecekte iktidar ve anayasa değişecekmiş algısına altyapı kurmaktan başka bir mana taşımamaktadır. Yani... Siyasi PR faaliyeti yürüten cephe, kendince bir yol tutturmuş, gitmektedir!
Biliyoruz ki siyaset, "iktidarı meşru yollarla ele geçirme ve ülkeyi yönetme iddiasıdır!" Seçimin ardından vaatler değil, reel politiğin kuralları işler. Bir başka anlatımla, parlamenter sisteme dönüş sözü verenler, sayısal çoğunluk bulamadıklarında devleti cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle idareden vazgeçemezler. Nitekim, 1991 seçimlerinde merhum Süleyman Demirel koalisyon kurarak başbakan olduğunda, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı, Çankaya'dan indirme taahhüdünün arkasında duramadı. "Millet bana yeterli çoğunluğu vermedi. Devletin tepesinde kavga olmaz" dedi ve işine baktı.
Demem o ki...
Millet İttifakı ilk seçimin galibi olacak, başbakanlığı geri getirecek tarzı varsayımları, ciddi seçenek gibi ısıtıp ısıtıp servise sunmak, profesyonel algı yönetiminden ibarettir. Başbakanlık hayali kuranlar, ittifak içi pazarlıkları ve olası çatlakları şimdilik kaydı ile ertelerken aynı zamanda CHP bünyesindeki müstakbel adayları kızıştırma rolü de üstlenmektedir. Olmadı, "Herkes kendi adayını çıkarsın" moduna da dönebilirler. Seçimin sonucuna göre, başbakanlığın geri gelmesi için uğraşmaktan ziyade, o yıkacaklarını söyledikleri sistemde, güçlendirilmiş cumhurbaşkanı yardımcılığına razı oluverirler.
***
Ayrıca...
Bu denklemi HDP'nin, Millet İttifakı ile genel seçimlerde işbirliği yapmak yerine cumhurbaşkanlığı seçiminde örtülü dayanışma manevrasıyla birlikte düşünmek gerekir. Karşımızda, İP ve CHP'ye yük olan, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne kasteden bir terör örgütünün siyasal yapılanması olduğu iddiası ile hakkında kapatma davası açılan HDP olduğunu unutmayalım. Açıkladığı 11 maddelik deklarasyonda bile terör örgütü PKK ve liderliği ile organik bağını reddetmeyen böyle bir yapının meşru zeminde tutulması da taktik bir hamledir. Üstelik, PKK'nın Suriye kolu YPG terör örgütünün, ABD tarafından sahiplenildiği bir ortamda, Amerikan Temsilciler Meclisi'nin, Ülkü Ocakları üzerinden MHP'yi operasyona tabi tutma girişimi de rastlantı sayılamaz. MHP hem ABD'nin ayrılıkçı Kürt kartını kullanmasına muhalefet etmesi hem de Cumhur İttifakı'ndaki stratejik yeri nedeniyle küresel güçlerin bedel ödetmeyi amaçladığı bir pozisyonda tutulmak istenmektedir.
Ve nihayet...
Haziran-Kasım 2015 arasındaki belirsizlik döneminde sergilenen oyunlar ve küçük siyasi hesaplar önemli bir ders niteliğindedir. 2023 seçimlerine gidilirken sadece Tayyip Erdoğan'ı devirme ajandası ile ortak payda oluşturabilen karmaşık çıkar ağının ülkeyi ideal biçimde yönetebileceğini ummak, saflık olur. Türk milletinin, siyasal uzlaşma görüntüsü altında siyasal yozlaşmaya, alan ve adam paylaşımına dayalı çoklu siyasal menfaate devlet idaresini teslim etmesi zayıf ihtimaldir. 6 yıl önceki tecrübe 5 ay kaybettirmişken, bu milletin 5 yıl kaybettirecek bir başka maliyetli tecrübeye kapı aralaması bu kadar coşkuyla beklenmemelidir! Fakat bütün bu tespitler, güncel ekonomik sorunların yarattığı toplumsal baskıyı ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini tahkim etmeye dönük adımların gerekliliğini görmemize engel değildir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)