Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dün açılışını yaptığı yeni Yargıtay hizmet binası, esasen bir sembolizmin de yansımasıdır. Yargının FETÖ'nün ipoteğinden kurtarılması, bağımsız ve tarafsız kimliğinin inşası ve bu dönemin yepyeni bir binada kurumsallaştırılması yönüyle...
Yeni adli yılın başlangıcı vesilesi ile şunu belirtmek isterim ki...
FETÖ'nün tahrip ettiği yargı kurumunun iyi yetişmiş hakim ve savcılarına, dünden ders alarak sadece işlerine ve önlerine bakmak gibi önemli bir görev düşüyor. Adaletin zamanında tesisi yönünde yapılan yasal düzenlemeler, fiziki şartlardaki iyileştirmeler elbette önemli. Siyaset kurumu da bu millet de her fırsatta gereğini yerine getiriyor. Adil yargı algısının yerleşmesi, toplumda ortak kanaate dönüşmesi ise kürsüdeki yargı mensupları ile içtihat geliştiren kıdemli üyelerin omuzlarına büyük sorumluluklar yüklüyor. Kamu vicdanında karşılık bulmayan hiçbir karar, hakiki manada hükmünü icra edemiyor...
Gelelim güncel FETÖ meselesine...
Eldeki veriler, örgütün yeni bir kurgu içinde olduğuna işaret ediyor. Şu veya bu ekole göre bölünmekte olsa da örgüt, bünyede öne çıkan, yabancı istihbarat örgütlerince de bir araya getirilmeye çalışılan bir-iki isim etrafında form kazanma uğraşında görülüyor. Pensilvanya'daki örgüt liderinin zihni melekelerini giderek yitirmesi karşısında, yeni örgüt şemasının ABD'den ziyade ağırlıklı olarak Alman derin devleti eliyle çizilmekte olduğu konuşuluyor.
Şimdilik spekülatif gibi gözükse de...
FETÖ'nün, kendi içindeki liderlik rekabeti nedeniyle bazı kilit unsurlarını feda edebileceği belirtiliyor. Yani, bir taşla iki kuş misali... Örgüt bir yandan muhtemel iç rakiplerini bertaraf ederken, diğer yandan 15 Temmuz kanlı darbe girişimini bu aktörlerin üzerine yıkarak karanlık geçmişinden kurtulmayı planlıyor. En azından, hâlâ diri tutmaya çabaladığı mensupları nezdinde yeniden güç ve etkinlik kazanmayı hedefliyor. Paraya da hükmeden kilit isimlerini de görece parlatmayı amaçlıyor. Ha, bu numarayı bu millet yutar mı? Tabii ki hayır! Lakin FETÖ'cülere değişik zaman ve zeminde mavi boncuk dağıtan CHP siyaseti, aklınca bir gelecek tasarımı geliştirdiğini de artık gizlemiyor. Üstelik böylesi bir yaklaşım 15 Temmuz'un içinin boşaltılması, tartışmaya açık hale getirilmesi ve nihayet değersizleştirilmesi niyeti ile at başı gidiyor
Evet, bizler biliyoruz ki...
Cumhurbaşkanı Erdoğan oldukça, Erdoğan çizgisinin sağlam takipçileri sıkı durdukça FETÖ'yü azmettirenler, makyajlı ve isim değiştirmiş FETÖ modelleri üretmeyi deneyenler, hedeflerine ulaşamayacaklardır. Ama bu mücadelenin sürdürülebilirliği, Erdoğan'ın kararlılığı kadar devlet mekanizmasının ve siyasi kişiliklerin de tutarlı durmasını gerektiriyor.
***
BÜYÜME ÜZERİNE İKİ KELÂM...
Türkiye ekonomisinin yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21.7 oranında büyümesi, ilerisi için mühim ve ümit vericidir. Büyümenin alt bileşenleri üzerine yapılan negatif yorumlar, büyümeyi küçümseme eğilimleri dün olduğu gibi bugün de yaygın bir faaliyet! İçlerinde az sayıda anlamlı ve tutarlı değerlendirmeye rastlansa da esas olan nokta gözden kaçırılmamalıdır. O nokta, "Çarkların dönmesidir!" Yeri geldiğinde hakkını teslim etmek için adını zikrederim. Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, epeyce risk alma, hatta yerleşik piyasa nizamı ile karşı karşıya gelme pahasına, "işleyen ekonomi" çabasından taviz vermedi. Hepimiz biliyoruz ki... Duran bir aracı hareket ettirmenin maliyeti ile hareket halinde iken yavaşlayan aracı hızlandırmanın maliyeti arasında ciddi farklar vardır. İşleyişi tıkanan ekonomi sosyal sorunlar üretirken, çarkların döndüğü ekonomi her türlü sosyal mühendisliği er ya da geç boşa çıkarır. İşte bu nedenle Türkiye, ister baz etkisi densin, ister dış talep veya başka faktörlerle izah edilsin, büyüme dinamiğini yakaladı mı hep ezber bozar. Önemli olan bu büyümeye, düşen enflasyon ve düşük faiz ortamının da katkı sağlaması için atılacak adımlar ve piyasanın uyumudur!