Sığınmacı... Göçmen... Mülteci... Ve arkasındaki hesaplar!
Kanımca hepsi bir bütünün parçaları...
* Konya'daki katliam üzerinden yazılmak istenen ayrımcı senaryo...
* Düzensiz göç hareketinin Türkiye içinde dalgalanmaya yol açması planı...
* Ve 38 ilde hemen hemen aynı anda çıkarılan 163 orman yangınının şok etkisi...
Bilanço toplamında ise hedef belli:
"Yönetilemeyen ülke algısı ve sonrasındaki toplumsal mühendislikten medet umma dalaleti!"
***
Türkiye'nin karşı karşıya bırakıldığı "sığınmacı trafiği", muhalefet tarafından son dönemde ve sistematik olarak manipüle edilmekte. Özellikle pandemi kısıtlarının yarattığı sosyoekonomik zorlukların da kullanılması suretiyle kitlesel tepkilerin organize edilmesi niyetini dışa vuran faaliyetler söz konusu.Suriyeli sığınmacıları ileri sürerek AB'ye tehditler savururken, Türkiye içinde halkın bir kesiminin hassasiyetini istismar eden...
Veya...
Afgan nüfus üzerinden ABD ile gizli pazarlık yapıldığı iddiasını hakikat gibi sunarak milletin sinir uçlarına basan muhalif bir politika yaklaşımı ile karşı karşıyayız.
***
Türkiye'nin, Kabil Uluslararası Havalimanı'nın güvenliğini sağlamaya talip olması ile başlatılan süreç, iç ve dış merkezli olarak tırmandırılmakta...Bir yanda Ankara'nın, Karabağ'da aldığı inisiyatifin Türk dünyasına ve Hazar'ın güneyine etkisini hesap eden ve bu nedenle Afgan göçmenleri Türkiye'ye iterek, aklınca rövanş almaya çabalayan bir komşumuz var.
Diğer yanda Afganlara Türkiye sınırlarında güvence verildiği ve düzensiz göçün himaye edildiği tezini her türlü yalanla bezeyerek seçmenlerine satan CHP zihniyeti var...
***
İşin gerçeği şu...Türkiye, Kabil'de asla muharip rol almak istemiyor. Bunu, resmi olarak da ilan ediyor.
Yine Türkiye, Afganistan'dan başlayıp İran'dan geçerek Anadolu'ya uzanan yolun; demografik, ekonomik ve sosyolojik yapıya dair risklerini her dakika göz önünde tutuyor ve önlem alıyor.
Nitekim...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de işaret ettiği gibi...
Ülkemizde geçici koruma statüsüyle bulunanların, göçlerine neden olan şiddet sarmalının sona ermesi gerekli ve elzemdir. Yani bu manada onlar, misafirdirler.
Öte yandan bilhassa Afganistan'dan tetiklenen göç zincirinde sadece gençlerin yer alması ama kadın, yaşlı ve çocukların bulunmaması, Türkiye'nin küresel bir operasyona uğramakta olduğunun öncü göstergesidir!
2016 yılında 31 bin, 2017 yılında 45 bin, 2018 yılında 101 bin, 2019 yılında 201 bin Afgan'ın Türkiye'ye kadar ulaşması düşündürücüdür. 2020'de salgın şartları nedeni ile 50 bine kadar inen bu trafik, 2021'de yine sıçrama eğilimi göstermektedir.
Özetle...
Ölümden kaçan mazluma sahip çıkılması ne kadar insani görev ise Türkiye'nin, düzensiz göçün atlama tahtası veya hedef ülkesi haline getirilmesi planına karşı durmak da o kadar gerekliliktir!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)