Eski Türkiye, dünyada bilhassa coğrafyamızda olup bitenlere uzaktan bakar, neredeyse ilgilenmezdi bile. Ta ki işin ucu doğrudan bize dokununcaya kadar!
Oysa bugünkü Türkiye, küresel sistemdeki her türlü gelişmeye, özellikle de siyasal ve stratejik nitelikli olaylar dizisine karşı çok duyarlı.
İşte size son örnek, Tunus..
Arap Baharı dalgasını yumuşak geçişle yönetmeyi başaran Tunus'ta, hangi gerekçe ile olursa olsun Meclis'in yetkilerinin dondurulması, askerlerin destek verdiği müdahale ile başbakana görevden el çektirilmesi nereden bakılırsa bakılsın "kabul edilemez!" bir hadisedir. Neden? Çünkü bu bir tür darbedir. Demokraside ilk söz de son söz de milletindir. Çare, ara rejimlerde aranamaz. Arayan da bulamaz. Bulsa bulsa, kendisini toplumsal ve politik kaosun içinde bulur.
Tam da bu nedenle Türkiye'nin dikkatli ama keskin bir üslupla Tunus'taki demokrasiye müdahale girişimine karşı çıkışı önemlidir, önemli olduğu kadar değerlidir de.
Ayrıca... Mısır'daki darbe... Darbeye karşı Ankara'nın tavrı sonrasında Türkiye- Mısır ilişkilerinin uğradığı değişim ve şimdilerde ilişkileri onarma çabası da çok şeyin özetidir.
Zira...
Bölgemizde bir noktada başlayan istikrarsızlık, dalga dalga çevre ülkelere yayılabilmektedir.
Tunus, Libya, Cezayir hattı zaten kırılgan durumdadır. Üstelik Tunus, Türkiye'nin Libya'daki meşru varlığı bakımından da kilit roldedir.
Yani...
Tunus veya bir diğer kardeş ülke... Domino taşları gibi dizili oldukları gerçeğinin bilincinde olmak ve ilk sarsıntıda pek çok hesabın çökeceğini bilmek durumundadır.
Özetle...
Dünya, ikircikli yaklaşımı ile Tunus'ta olup bitenlere mazeret üretmeye çalışırken, Türkiye'nin ilkesel ve ahlaki duruşu yerindedir. Bu duruş aynı zamanda, coğrafyamızdaki siyasal deprem senaryolarına birlikte karşı çıkışın da açık mesajıdır.
***
AK PARTİ... İKİNCİ 20 YILA DAİR...
AK Parti'nin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın anlatımında ete kemiğe bürünen, "Çıraklık, Kalfalık, Ustalık" süreci, yeni bir dönemin kavşağına girmiş bulunuyor...
Önceki gün NTV'de, ünlü ressam Mehmet Güleryüz'le yapılan röportajı izlerken bir cümlesini özellikle not ettim.
Dedi ki...
"Ben, ustalığımın düşmanıyımdır. Mesele, sizin için yeni olmalı.
Sizi yaşatabilmesi için yenilenmesi lazım. Birçok sanatçı tekrar etme mahkûmudur. Bundan daha acıklı bir şey olamaz!"
18 gün sonra 20 yaşını dolduracak olan AK Parti için ilk etapta ikinci 20 yılın seçici başlıkları öncelik kazanacaktır. Bu, ikinci 20 yıl konusuna yakın zamanda GENAR Araştırma Şirketi'nin Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Aktaş değindi. Hatta samimi ve mütevazı bir çabayla tespit ve önerilerini de sıraladı.
Evet...
AK Parti, ustalık dönemini de aşmalıdır.
Kendisini var eden değerler sistemini gözeterek, 20 yılda şekillenen yeni sosyolojiyi de yönetebilecek güce ve birikime de sahiptir.
İletişim dilini güncelleyerek ekonomiden diplomasiye, adaletten insan haklarına, çevreden teknolojiye kadar en geniş yelpazede çizdiği çerçeveyi sadeleştirerek, geniş kitlelerle günün beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde bağlarını kuvvetlendirebilecek kabiliyettedir de.