Emanet değil Hakiki devlet
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 47. yıldönümünde Ada'ya gerçekleştirdiği ziyaret "siyasi, diplomatik ve toplumsal" açıdan üç önemli mesaja sahne oldu.
Siyasi açıdan bakıldığında... Erdoğan, KKTC'yi "emanet değil hakiki bir devlet" olarak tescilledi. KKTC'de geçici olduğu izlenimi veren Cumhurbaşkanlığı ve Meclis binaları yerine, Kıbrıs Türk halkının Ada'nın asli sahibi olduğunu gösteren, kalıcı devlet kimliğini pekiştiren büyük bir Devlet Külliyesi ve Millet Bahçesi yapılacağını müjdeledi.
Diplomatik açıdan ise... Başkan Erdoğan uluslararası topluma, "Egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözümü" kabul etmeleri gerektiği çağrısını yineledi. Rumların, son 50 yıldaki çözümsüzlük hikayesinin artık geride kaldığını kayda geçirdi.
Toplumsal açıdan da... Ada'daki, Türkiye karşıtı lobilere seslendi ve "Gafillerin, zehirli ayrılık oklarını Kıbrıs Türk halkının kalbine saplamasına izin vermeyeceğiz" dedi.
***
EKONOMİ BİZE NE SÖYLÜYOR?
Bayram tadında günleriniz daim olsun inşallah.
Kurban Bayramı'nı kapsayan uzun tatil dönemi, pandemi kaynaklı zorlu şartlardan bunalmış halkımızın soluklanması için bir vesile yarattı. Tabii ki ihtiyatı elden bırakmamak, aşının gücüne güvenmek kaydıyla.
Unutmayalım ki...
Dünyada ve Türkiye'de, yeniden normalleşme döneminin başlaması, aşı sayesinde kat edilen toplumsal bağışıklık seviyesi ile doğrudan bağlantılı.
Bugün üzerinde durmak istediğim husus, "ekonominin genel gidişatı" ve "hassasiyet gerektiren alanlarla" ilgili.
Birinci husus, piyasalardaki müthiş dinamizm. Türkiye ekonomisinin hakiki kapasitesini gösteren, reel sektörü hareketlendiren, hizmetler (lokanta, eğlence dahil) sektörü ve turizmin canlanması ile umut vadeden, ihracatla hız kazanan olumlu gelişmelere tanık oluyoruz. Baştan beri savunulan husus, üretimin asla durmaması için tedbir alınması üzerineydi. (Bilhassa Albayrak dönemine yönelik) Haksız eleştirilere karşın an itibariyle verilen kararın doğruluğu bir kez daha teyit ediliyor.
İkinci husus, fiyat istikrarı ile ilgili. Enflasyon, ekonomideki bütün kötülüklerin kaynağıdır. Bu nedenle, mutlaka düşük haneye indirilmeli ve orada tutulmalıdır. Merkez Bankası'nın arife günü yaptığı açıklama önemlidir. Son dönemde ithalat fiyatları, yönetilen/ yönlendirilen fiyatlardaki artışların yanı sıra, talep koşulları ile bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve normalleşmenin etkisiyle yaz aylarında enflasyonda görülebilecek oynaklıklar risk oluşturmaktadır.
Üçüncü husus, orta sınıfın korunması ve desteklenmeye devam edilmesidir. Pandemi şoku sonrasında toplumun bir kesiminde yüksek harcama eğilimi gözlenirken bir diğer kesimi ise günlük vaziyetini idare etmenin arayışında görülmektedir. Bu durum, kamu maliyesi eliyle seçici sosyal desteklerin sürmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Ve nihayet...
Dış ticaretimizdeki etkileyici performansla övünmeliyiz. Ancak, ihraç ürünlerimiz içindeki ithal girdi payını, ihracat birim fiyatımızı, katma değerin ne kadarının ülkemizde kaldığını da hesap etmek zorundayız. Aynı şekilde, hukuki boşluktan istifade eden gümrüklerdeki kimi aracılık işlerinin yarattığı ek maliyetler de kaldırılmayı beklemektedir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)