Demokrasi manivelasıyla içişlerine müdahale kurgusu!
Görünen o ki...
Türkiye bir yandan suni iç gündemle meşgul edilmek isteniyor... Belli ki iddia, iftira, itiraf zinciri ile kamuoyu algısı şekillendirilmeye, kişi ve kurumların arasına kuşku tohumları ekilmeye çalışılacak. Hatta hesap soranlarla hesap vermesi gerekenler bile birbirine karışacak. Zira pozisyonlar da anlık değişecek. Politik ve medyatik uğultunun dozu giderek artacak. Hakiki seslerin duyulması engellenecek.
Öte yandan...
Kuvvetle muhtemel ki ABD-AB-NATO ekseninde güncellenen siyasi kurgu pratiğe dökülecek. "Nedir o?" diye sorulacak olursa... Bu hususa işaret eden ismin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli olduğunu belirteyim.
Biliyorsunuz, küresel sistemin tasarımcıları bir arayış içinde. Bu kritik geçiş döneminde Türkiye, "yörünge devlet" olmayı reddeden, imkan ve kabiliyetleri ile bölgesel dengeleri belirleyen konumda.
Yine hatırlayacağınız üzere, başını ABD'nin çektiği bir blok, herhangi bir planını hayata geçirmek istediğinde, kılıfı her zaman "içi boşaltılmış demokrasi söylemi" olageldi. Ama ne Irak ve Suriye'ye ne de Libya'ya demokrasi geldi. Aksine, kan ve gözyaşı ile yoğrulmuş, bölünmüş İslam coğrafyası tarihinin en ağır bedellerini ödemek durumunda bırakıldı. Esasen tablo bugün de farklı değil. Fark yaratan nadir örneklerden biri, Türkiye'nin stratejik sahada kat ettiği mesafe ve sisteme karşı takındığı "sorgulayıcı tutum!" oldu.
Devlet Bey'in işaret ettiği kronolojiye dönecek olursak...
Tabii ki bu noktada, "Ne var bunda? Evrensel değerlere kimin itirazı olabilir ki?" sorusu sorulabilir. Elbette demokrasi, insan hak ve özgürlükleri, basın ve ifade hürriyeti hava ve su kadar gereklidir, titizlikle savunulmalıdır. Ancak bu değerlerin, Türkiye başta olmak üzere ülkelerin içişlerine müdahale aracına dönüştürülmesi, hatta hedef ülkelerin istikrarsızlaştırılmasına manivela yapılması kabul edilemez. Ve maalesef yakın dönem, bu tür girişimlerin acı tecrübeleri ile malûldür.
Tam da bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Toplantısı sonrası İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un yaptığı açıklamadaki şu cümleler, hassas önemdedir:
"Cumhurbaşkanımız; attıkları her adımda hukukun üstünlüğünü, insanımızın hak ve hürriyetlerini gözettiklerini belirtmiş, reform gündeminde ilk sıraları her zaman adaletin en ideal şekilde tecellisini sağlayacak çalışmalara ayırdıklarını ifade etmiştir."
Evet...
Türkiye pek çok sahada olduğu gibi demokratik reformlar konusunda da kendi göbeğini kendisi kesmek, farklı şekillerde tezahür eden dış müdahalelere ve yerli işbirlikçilerine fırsat vermemek durumundadır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)