Muhalefetteki oyun... Bürokrasideki kurgu!
Şimdi tane tane anlatalım.
Başını CHP'nin çektiği muhalefet bloku, döviz rezervleri ile ilgili ilginç bir algı yönetimi başlattı.
Önce, Muhalefeti yönlendiren aklın, değişik konu başlıklarında yürüttüğü kampanyada yeni bir faza geçilmekte olduğu anlaşılıyor. Bu faaliyetin bir yandan AK Parti'yi ve hükümeti hedef alan, diğer yandan da "dostlarımız" dedikleri çevreleri kuşatan yönleri söz konusu...
Öncelikle...
Güncellenen dezenformasyon faaliyetine bakalım... Cumhurbaşkanlığı Kabinesi ile ilgili oluşturmaya çalıştıkları algı, "ülke yönetilemiyor" iddiası üzerinde şekilleniyor. Gerek CHP sözcüleri gerekse sosyal medyadaki figürleri, değindikleri mesele ne olursa olsun, araya bir cümle sıkıştırıveriyor. "Yönetemiyorlar" mesajını, sistematik biçimde kamuoyunun bilinçaltına yerleştirmeyi deniyorlar. Bu stratejinin deşifre edilmesi kadar dikkatlerden kaçmaması gereken iki yönü daha bulunuyor.
Birincisi, müzmin AK Parti karşıtlarının son dönemde iyice motive olmaları. Ve maalesef AK Parti'den kopan Deva ve Gelecek partilerindeki kimi organize isimlerle söylem, hatta maksat birliği içine girmeleri. AK Parti nefreti ile malûl malum sorunlu odakların, güya AK Parti sorgulaması yapan eski kadrolarla aynı düzlemde buluşması hakikaten ibretlik. Zira amaca ulaşmak için her aracı meşru gören o zihniyet, köprüyü geçtikten sonra ne Ali tanır ne de Ahmet!
İkincisi ve daha mühimi ise bürokrasiyle ilgili. Madalyonun bir yüzünde maalesef kifayetsizlik ve devlet hafızasından kopukluk yer alıyor. Buradaki tecrübe açığı, yasayla yapılacak düzenlemeyi kararnameyle yapılabilir sanıyor veya yasa çıkarılmasını çözüm olarak görürken, uygulamayı ve mesela piyasa dinamiklerini yeterince hesaba katmıyor. Haliyle devletin tepesini ya eksik bilgilendiriyor ya da yanlış yönlendiriyor. (Bkz. Emekli ikramiyesi veya çek düzenlemesi) Madalyonun diğer yüzünde ise bilgi, belge yedeklediği ve servise koyduğu izlenimi veren bürokratlar konuşlanıyor. Sebebi ne olursa olsun... Bürokrat ve teknokratlar, görev gereği sahip olduğu devlet bilgilerini şu ya da bu şekilde kullanmaya başladı mı bu durum domino etkisi yaratır. At izi, it izine karışır! Ve mutlaka üzerinde durulmayı gerektirir!
***
Muhalefet demişken...
Çoklu ajandaları içinde kamufle etmeyi denedikleri sorunlu bir ilişki biçimini hatırlatmakta fayda var.
"Ülkede yönetim boşluğu var senaryosunu oynayan" bu siyasal kadro, PKK'dan FETÖ'ye kadar terör örgütleriyle özdeşleşmiş kişiliklere cesaret aşılamaktan geri durmuyor. Onları masum veya mağdur gösterecek politik dili tüm tepkilere rağmen canlı tutabiliyor. Ya getiri/götürü hesabı yapıyorlar ya da kendilerine iktidar vaat eden dış odakların açtığı yolda, gösterdiği ülküde ilerliyorlar!
Bütün bu veri ve tespitler ışığında...
Türkiye'nin ve bilhassa ülkeyi yöneten kadroların dinamik süreçleri doğru okuması, olay bazında analiz yapması, yanlışa sahip çıkmaması ama aynı zamanda algı operasyonlarına da kapılmaması gerekiyor!
Unutmayalım, yalanın panzehiri her zaman doğrudur! Doğrular, emekler, çabalar bıkıp usanmadan halka anlatılmaya devam edilmeli, samimi paylaşımdan çekinilmemelidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)