TSK’nın güncel görünümü
Birincisi... 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra TSK'nın yeniden yapılanma süreci.
Bu başlık altında irdelenecek "iki husus" söz konusu. Bir yandan "sivil-asker ilişkileri", diğer yandan "ordunun kadro durumu, morali, imkan ve kabiliyeti"...
Öncelikle şunu vurgulamak gerekir ki...
Yaşanmışlıkların bize bir şekilde hatırlattığı, "Ordu+CHP=İktidar" formülü artık tarihte kalmış. Buna karşın, bugün bile bazı CHP sözcüleri "siyasete ayar veren asker" özlemini ima etmekten geri durmuyor. Bakan Akar'ın da vurguladığı gibi anayasal çerçevede MSB Cumhurbaşkanı'na, Genelkurmay da Bakana bağlı. Akar, "Elbette Cumhurbaşkanının direktiflerini dinleyeceğiz" mesajı verirken, bu durumun bir siyasallaşma zemini olmadığının da altını çizdi. Bir sistemin, hiyerarşinin işlediğini kaydetti.
Ordumuzun genel görünümüne gelince...
FETÖ ihraçları sonrası kurmay kadrosunun yüzde 73'ünü kaybetmesine rağmen sınır içi ve sınır dışında müthiş özverilerini sahaya yansıtıyorlar. Deniz görevinde, sortide, kara operasyonlarında dur durak bilmeden, bölge ülkelerine parmak ısırtıyorlar. Allah hepsini korusun.
Ve tatbikatta gördüklerimiz...
Öncelikle; yerli ve milli savunma sanayinin önemini, İHA-SİHA teknolojisinin hayati değerini, Türk tankçı ve topçusunun isabet gücünü, komandolar ve mekanize piyade birliklerinin çetin doğa şartlarındaki dayanıklılığını bir kez daha yerinde müşahede ettik.
İkinci husus...
FETÖ'nün artçı şokları, kriptoları ve farklı yapıların TSK'ya sızma ihtimali ile ilgili...
Son olay, 2020 Şurası'nda generalliğe terfi ettirilen Serdar Atasoy'la ilgili. Bakan Akar, münferit olarak nitelediği bu örnek karşısında üç şey söylüyor... 1- FETÖ ile mücadele iradesi çok güçlü ve daim. 2- FETÖ unsurları melanetlerini ortaya çıkaramayacak duruma geldi. 3- Şura'da, MSB de Genelkurmay Başkanı da tek başına ne terfi ettirebilir ne de hak edenin terfisini engelleyebilir. Burada bir sistem işler; MİT, Emniyet kayıtları ve yargı kararları esas alınır.
Lakin...
İzahat böyle olsa da FETÖ bağlamında, bilhassa terfiler sırasında, ilgili ismin askeri öğrenciliğinden itibaren tüm komutanlarının tespit ve kanaatlerine tekrar tekrar bakılmasında fayda var.
Ayrıca...
FETÖ sonrası farklı grupların da TSK'ya sızabileceği iddiası bağlamında organize bir girişim tespit edilmiş değil. Hakkında bilgi ve belge olanlara da gereğinin tereddütsüz yapıldığı belirtilmekte.
Özetle...
1- Ordunun yedeği yoktur. Milli ordu bu ülkenin bekasının teminatıdır.
2- Seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı konuşlanan ordu kurgusu söz konusu değildir. Olamaz da!
3- Sivil-asker ilişkileri, modern bir devlette olması gereken çizgiye oturmuştur, öyle de kalmalıdır.
4- MSB ve Genelkurmay, Cumhurbaşkanı ile açık ve net konuşabilmekte, her türlü seçeneği sunmakta, devlet aklı ile şekillenen Başkomutanlık direktiflerine de uymaktadır.
5- "Vur deyince vuracak, dur deyince duracak ordu!" aşamasına gelinmesi, hem Türkiye'nin hem de bölgemizin kaderinin kritik eşiğidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)