Bir süredir muhalefet partileri, "memleketin gerçek gündemi" üzerine değerlendirmeler yapıyorlar. "Yapay olarak" nitelendirdikleri gündemi küçümsemeyi tercih ediyorlar. Bu noktada, paylaşılacak iki somut tespit var.
Birincisi, suni dedikleri gündem başlıklarını bizzat CHP'nin bünyesi üretiyor.
İkincisi, iddia ettikleri gibi o gündem yapay falan değil. Aksine, ülkeyi yönetmeye talip olduğunu dile getiren bir siyasi blokun, halkı manipüle etmeye dönük süslü söylemi ile siyasi bilinçaltı arasındaki çelişkinin dışa vurumu.
Ne demek istiyoruz?
Diyoruz ki...
Bir ülkenin, doğrudan halk tarafından üst üste iki kez seçilmiş, girdiği tüm seçimleri kazanmış Cumhurbaşkanı için "sözde" yakıştırmasında bulunmak, siyasi hazımsızlığın ve arka planda kamufle edilmiş ajandanın açık itirafıdır. Yani, milli iradeden dem vurup o iradenin tercihleri ile bitmek bilmeyen mücadele içinde olmak, millete saygısızlık olduğu kadar, millettin muhalefete duyduğu güvensizliğin de özetidir. İşte bu gündem, sahicidir.
Veya..
Başörtüsü ile türban ayrımına girerek siyasi kurnazlık yapmak, gerek milletin zihninde gerekse anayasal zeminde çoktan aşılmış bir konuyu, bugün yine problem olarak sunmak da samimiyetsizliğin anlatımıdır. Bu tutumun sorgulanması da son derece gerçekçidir.
Hatta...
Düşünce kodları itibariyle eski CHP'nin ikliminde gelişmiş bir eski genelkurmay başkanının, gündemde yer tutmak, akil adam rolü oynamak, yakın tarihle hesaplaşmak uğruna askeri darbelerin politik mekaniği üzerine mesaj vermesi de dikkat edilmesi gereken gerçek durumun ifadesidir.
Özetle...
Demokrasiyi kendine göre tanımlayan ve uyarlayan; seçime, seçilmişe, sandığa, meşruiyete ilişkin tüm süreçleri ise sözde savunup özde sorunlu siyasi genetik şifresi ile hareket eden oluşumlar, bu hal ve gidişleri ile gerçek gündemlerini (!) yansıtmaktadırlar.
***
Gündemin gerçekçiliği adına ekonomiye dair hususlara gelince...
İstihdam, büyüme, kur, faiz, enflasyon...
Bu göstergelerin her birindeki veriler ve toplumsal karşılığı ortadadır.
Tablo; çözümleri, gayretleri ve stratejik adımları gerektirmektedir. Ki bu yönde kritik kararların arifesinde olduğumuz da bir gerçektir.
Pandemi şartlarında ekonominin motorunu durdurmamak, en alt gelir gruplarına kaynak aktarmak üzere formül üretmek, enflasyonu tek haneye indirmek için zorlu tedbirleri alabilmek, kamu maliyesini tahkim etmek, kur istikrarını sağlamak, büyüme dinamiklerini yerli yerine oturtmak zaten ülkeyi yönetenlerin mutlak önceliğidir.
Tabii ki kamu kaynaklarının kullanımında özel olarak gözetilmesi istenecek kesimler veya sorun yaşayan sektörler vardır. Bu talebin gerekliliği, şu ana kadar yapılanlarla birlikte düşünülmek zorundadır. Hükümeti; farklı ekonomik ve toplumsal grupların sıkıntılarını aşma yolunda program oluşturmamış, halkın istek ve beklentilerinden kopmuş gibi gösterenler, geniş kitleleri bilinçli bir tuzağa çekme gayretindedir. Zira onlar da, doğruları ve son bir yıldaki çabaları bilmektedir. Ama dertleri, siyaset yapma adı altında bugünü kötülemek ve dünü suçlamaktan ibarettir. Kısa vadede ise çözüm diye sundukları seçeneklerin pratik karşılığı olmadığının da farkındadırlar.
Maksatları mı nedir? Maksat çarşı karışsın! Sonrasına bakarlar zaten!