Bu sıralar piyasalarda ve siyasi sahada gözlenen gelişmelere çok yönlü bakmakta fayda var.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın, 11 Kasım'da AK Parti grup toplantısında verdiği mesajlarla başlayan süreç, 13 Kasım'da Tekirdağ İl Kongresi'nde yaptığı konuşmayla iyice şekillendi.
Başkan Erdoğan dün,
"İlgili tüm kesimlerle yakın diyalog ve işbirliği halinde ekonomide ve hukukta yeni reform dönemi başlatıyoruz" derken,
gerekçesini de ekonomide dünyanın ve
Türkiye'nin içinden geçtiği şartlara dayandırdı.
Ve ardından kilometre taşlarını şöyle
sıraladı:
Enflasyonu tek haneye çekmek öncelik olacak.
İstihdamın artırılması yoluyla vatandaşların iş ve aş endişeleri ortadan kaldırılacak.
Yerli ve uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine güveni pekiştirilecek.
İnsan Hakları Eylem Planı, temel hakların korunmasından mülkiyet hakkına kadar ilave hükümlerle revize edilecek.
Yargı Reformu Strateji Belgesi'ndeki hedefler süratle hayata geçirilecek.
***
Cumhurbaşkanı, gerçekçi analize dayanan ve pragmatik adımlar içeren çerçevenin ilanı ile birlikte
"piyasalarda olumlu hareketlenme başladığını" da özellikle vurguladı. Dinleyen herkeste
"işte asıl dikkat edilmesi gereken yer burası" dedirten o net cümlelerin kalıcı etkisi ve nihai sonuca ulaşması, Ankara'daki karar alıcıların soğukkanlı yaklaşımını, yani ihtiyatlı duruşunu gerektiriyor.
Nedenlerine gelince...
Her şeyden önce, görünür gelecekte piyasalarda gözlenebilecek dönemsel dalgalar ister istemez Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin siyasal kıyılarına çarpacaktır. Bu nedenle yenilenen ekibin ve yaklaşımın görünür gelecekte somut başarılar elde etmesi mutlak zorunluluktur.
Piyasaların
ne ölçüde gönüllü işbirliğine yanaşacağı da kritik eşiktir. Yani, enflasyon-faiz denkleminde ileriye mi bakılacak, yoksa geriye yönelik kayıp iddialarının telafisi mi talep edilecek? Bir başka anlatımla 19 Kasım'daki Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'ndan çıkması muhtemel faiz artışı, piyasaları rasyonel çizgiye mi çekecek, yoksa
"daha, daha, daha" istekleri için günlük taktik hamleler dizisi mi başlayacak?
Türk-Amerikan ilişkilerinin Ocak 2021'den sonraki seyri belirginleşene kadar piyasaların
kur üzerindeki stres marjını hemen kaldırmayacakları da hesaba katılmak durumundadır. İyi niyetli ve samimi siyasi hamlelere rağmen, ertelenmiş dosyaların alacağı şekle göre tavır belirlemeye meyilli sermaye gruplarının olduğu akılda tutulmalıdır.
Osman Kavala,
Selahattin Demirtaş,
Enis Berberoğlu isimlerinde simgeleşen hassas yargılamaların, ekonomide ve hukuk güvenliği sahasında yeni dönemin başladığının kabulü için birer kritere dönüştürülmekte olduğu görülmeli, bu beklentiler doğru yönetilebilmelidir.
Ve nihayet...
Yerli ve milli ekonomi mücadelesinden rahatsız olan çevrelerin, an itibariyle yarattığı
piyasa coşkusundaki suni dalga boyu da gözden uzak tutulmamalıdır.
Özetle... Ekonomide özellikli bir dönem başlamış; piyasaların ısrarını, küresel sermayeyi ve insan haklarını gözeten politikalar esnek hamlelerle güncellenmiştir.