Ekonomi... Asemptomatik bulaştırıcılar!
Ekonomi, "stratejik tercihler, öncelikler, fayda-maliyet dengesi ve psikolojik faktörler" bütünüdür. Rasyonel tarafları kadar, en küçüğünden en büyüğüne dek tüm birimlerin davranışlarından kaynaklanan irrasyonel yönleri de vardır.
Türkiye ekonomisinin bugün karşı karşıya kaldığı büyük meydan okuma, "yerleşik kalıplar, değişmesi güç alışkanlıklar ve klasik iktisadın ezberleriyle" de ilgilidir.
Ekonomide stratejik dönüşüm tezinin dillendirildiği güncel şartların en hassas ölçüsü ise gerçekçilik çizgisinde durmak ve temel dengelerde ipin ucunu sonuna kadar elde tutmaktan geçmektedir.
Alınan her kararın taraftarı olabileceği gibi karşı çıkanı da olacaktır. Esas olan toplumun genelinin görünürdeki iniş-çıkışlardan ziyade perde gerisinde gelişen olaylara ilişkin kanaatidir. Bu, bir bakıma "algı yönetimi" ile bunun karşısında yer alan "etki ajanlığı" arasındaki mücadelenin de özetidir.
***
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın temsilcisi olduğu iktisadi yaklaşım, daha ilk günden şahsını da hedef alır tarzda gelişti. Meselelere bakışı, önerdiği araçlar, sebep-sonuç ilişkisi kurgusuna yönelik beyanlar çoğu kez eleştiri sınırlarının da ötesine geçti.
Memleketin ekonomisine kafa yoran samimi, hatta makul kaygı beyan eden kesimlerin anlaşılabilir yorumları son zamanlarda giderek arka planda kalırken, sistematik yıpratma merkezlerinin ve yurtdışı ile bağlantılı aktörlerinin sesleri daha çok duyulur oldu. Konu, ekol farklılığını fersah fersah geçerek, "kriz tellallığı" boyutuna da vardı. Böylece, endişeli iktisatçılarla başlayan, organize piyasa güçleri ile şekillenen bu süreç, şimdilerde oldukça özellikli bir aşamaya evrildi. Artık sahnede temel uzmanlığı ekonomi olmayan, finansal okuryazarlığı kısıtlı, ancak sosyal medyada etki gücü yüksek yeni aktörler de var. Bir başka anlatımla, piyasa organizatörleri, ekonomi bilgisi az ama medyatik çarpan etkisi yüksek unsurları da mahsus toplantılarına davet ederek formatlamaya başladı. Hal böyle olduğu içindir ki "piyasada asemptomatik bulaştırıcılar" grubu doğdu. Örneğin bir uluslararası ilişkiler hocası da siyasi bir yazar da ortak paydada buluşup kur-faiz-enflasyon üzerine kitleleri manipüle eden değerlendirmelerde bulunabiliyorlar. Asıl şapkaları ile sağladıkları göreceli üstünlüğü, ekonomiyi dibe batıracak kanıları için bir tür manivelaya dönüştürebiliyorlar.
***
An itibariyle ülke ekonomisi için şunlar söylenebilir:
Kur, rekabetçi düzeyde seyretmelidir. Aşırı değerli TL üzerinden kurgulanan ekonomi politikası sürdürülebilir değildir. Yerli üreticiyi, yatırımcıyı, ihracatçıyı gözetmek gerekir. Küresel rekabete ayak uydurma, istihdamı artırma çabası, geçmiş reçetelerle kalıcı sonuç vermekten uzaktır. Sıcak parayla gelen büyüme, ilk iklim değişikliğinde pahalı faturalara sebep olmaktadır. Kamu yatırımları, pandemi döneminde ülkenin geleceğinin teminatı rolündedir. Bütçe açığı vermemek adına yatırımdan vazgeçmek, sadece kuru frenlemek adına şok faizle yola devam etmek orta vadede ağır tahribatlara yol açmak demektir.
Tabii bütün bunlara karşın, "karar alıcılara ve açıklanan verilere duyulan güveni pekiştirmek" bir önceliktir. Piyasalara rağmen mesafe almakla piyasalar için mesafe almak arasında hassas bir eşik söz konusudur. Orta yol olmasa bile piyasalarla eşgüdüm içinde ortalama yol bulunması mümkündür. Bu tür bir fırsat penceresinin açılması, yeni ekonomi iddiasının kesin test noktasıdır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)
- Başkentte güncellenen Trump Dosyası... (07.11.2024)