İstiklal şairi
Mehmet Akif Ersoy'un,
"Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın!" sözü, bizler için vasiyet
değerindedir.
"Allah bir daha bu millete 15 Temmuzlar yaşatmasın!" demek ve buna göre
müteyakkız olmak da bizlerin
boynunun borcudur!
Dünya darbeler tarihi yazılırken, Türkiye için özel bölüm açılacağına ve 15 Temmuz 2016'da sergilenen duruşun siyasi tarih açısından ilk örnek olarak kayda geçeceğine kuşku yok.
Darbeyi durdurabilmek,
milletin kaderini yine milletin azim ve kararlılığının tayin edeceğini cümle âleme ilân edebilmek,
Türkiye için hem kazanılmış hem de
hak edilmiş demokrasinin özetidir!
4 yıl önceki karanlık olayın hâlâ aydınlatılacak yönleri bulunduğunu akıldan çıkarmadan, o gecenin Türk milleti ile Türkiye'ye inananlar bakımından dönüm noktası olmasını sağlayan aktörleri ve faktörleri bir kez daha hatırlamakta yarar var.
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın cesareti, feraseti, basireti ve milleti ile tek yürek olabilme kabiliyeti, 15 Temmuz darbe girişiminin belinin kırılmasını sağlayan ana unsurdur.
Erdoğan'ın, hayati dakikalarında yanında olan, o gergin ortamda soğukkanlılığını koruyan, parti teşkilatlarını darbecilere karşı organize eden ve Cumhurbaşkanının salimen İstanbul'a ulaşabilmesi için tüm riski göze alan Bakan
Berat Albayrak'ın inisiyatifi de unutulmazdır!
15 Temmuz gecesi bombalanırken dahi Gazi Meclis'in açık tutulabilmesi, parti ayrımına gidilmeksizin milletvekillerinin ortak duruş sergileyebilmesi de son derecede mühimdir! İlgilenenler için, Necdet Ünüvar'ın Meclis'te o geceyi anlatan çalışması referans dokümanıdır.
15 Temmuz 2016 gecesi Başbakan
Binali Yıldırım'ın,
"Bu bir kalkışmadır.
Bunu yapanlar en ağır şekilde bedelini ödeyeceklerdir" çıkışı milleti
cesaretlendirmiş, darbecileri çökertmiştir.
Yıldırım'ın, Cumhurbaşkanının uçağını da hedef alan FETÖ'cü hainlerin kontrolündeki F 16'ların vurulması, Akıncı Üssü (şimdi Mürted) pistinin bombalanması emrini vermesi de çok önemlidir!
MİT'e gelen ihbarı ciddiye alan Teşkilat Başkanı
Hakan Fidan'ın trafiği ile darbe gecesinde Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarına ulaşılamayan anlarda, dönemin 1. Ordu Komutanı
Ümit Dündar'ın Genelkurmay Başkanvekili olarak atanmasını sağlayan Cumhurbaşkanı ve Başbakan iradesi de tarihin akışını değiştirmiştir.
2016 şartlarında FETÖ'cüleri TSK'dan ayıklama çabası ile öne çıkan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı
Yaşar Güler'in, darbeci hainlere karşı tavrı, derdest edildiği Akıncı'daki vakur duruşu toplumsal hafıza için değerlidir.
15 Temmuz gecesi,
Zekai Aksakallı'nın Özel Kuvvetler Komutanı olarak,
Ömer Halisdemir'e verdiği şehadet emri ve o emrin gereğinin tereddütsüz yerine getirilmesi yürekleri titretecek kadar büyüktür.
15 Temmuz darbe girişimi döneminde Jandarma Harekat Başkanı olan
Arif Çetin'in, Emniyet Genel Müdürü olan
Celalettin Lekesiz'in ve 16 Temmuz sabaha karşı jandarma karargahındaki darbecileri etkisiz hale getiren milli istihbarat kahramanlarının gözü pek mücadelesi de kamuoyu vicdanında yerini almıştır.
4 yıl önce Çalışma Bakanlığı koltuğunda oturan
Süleyman Soylu'nun, TRT'yi işgal eden darbecilere ve Akıncı'daki hainleri deşifre etmeye yönelik girişimleri de kıymetlidir.
Çankaya Köşkü'nde
Numan Kurtulmuş ve
Tuğrul Türkeş'in tanıklıkları da hep anımsanacaktır!
Evet...
15 Temmuz 2016 gecesi Türk demokrasisinin makus talihi değişirken, ismini zikretmemiz gereken pek çok isim vardır. 251 şehidin, 2.196 gazinin yeri ise apayrıdır.
Allah onlardan razı olsun!