15 Temmuz özel oturumu ama nasıl?
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında bombalanan Büyük Millet Meclisi, "ikinci kez Gazi unvanını" almıştır.
Meclis'te, geleneksel olarak kuruluş yıldönümlerinde, yani her 23 Nisan'da "özel oturum" düzenlenir. Ancak, 15 Temmuz 2016'dan sonra, (2018 yılındaki seçim şartları hariç) TBMM'de anlamlı bir "özel oturum" teamülü daha yerleşmeye başlamıştır. Ve öyle de kalmalıdır.
Unutulmamalıdır ki 15 Temmuz gecesi iktidarı ve muhalefeti ile milletvekilleri TBMM çatısı altında darbeye karşı ortak duruş sergilemiştir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da 15 Temmuz'u müteakiben, yeni bir sayfa açma adına iyi niyetini sergilemiş ve açtığı muhtelif davaları geri çekmiştir.
Cumhurbaşkanının tesis ettiği uzlaşma ortamı (7 Ağustos) Yenikapı Mitingi ile taçlandırılmıştır.
Maalesef, izleyen aylarda CHP'nin, "kontrollü darbe" iddiasına dayandırdığı yeni bir sürecin kapısı aralanmış ve nihayet, FETÖ ile mücadele için ilan edilen süreli OHAL'in, "sivil darbe" olarak tanımlanması üzerine tarihi demokratik mutabakat fırsatı kaçırılmıştır.
***
İşte bu siyasi hafıza karşısında, 15 Temmuz 2020'de TBMM'de yine özel oturum düzenlenmesi düşünülmekle birlikte, Cumhurbaşkanının bu oturumu yerinde izlemesi noktasında bir belirsizlik söz konusudur. 15 Temmuz'un anlamını idrak etmek yerine, ucuz polemikler üreterek Cumhurbaşkanına sataşmayı benimseyen muhalefet üslubu (üslupsuzluğu) nedeni ile Cumhurbaşkanının genel kurula iştiraki zayıf olasılığa dönüşmektedir.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 15 Temmuz gazileri ve şehit yakınları ile Meclis'e gelmesini, bombalanan bölümleri ve yeni açılan anıtı ziyaret etmesini beklemek zamanın ruhuna uygun düşmektedir!
Bugün, Cumhur İttifakı karşısında diğer ittifakı ve partileri dış kulvarlara düşüren gündemin ağırlığı, 15 Temmuz darbe girişimini her manada analiz etmeyi, ders çıkarmayı ve ön şarttan bağımsız olarak geleceğe dair mutlak tavır geliştirilmesini güçleştirmektedir.
Kuşkusuz, iktidar ve muhalefetin siyasal öncelikleri ve bunları hayata geçirme kabiliyetleri arasında derin farklılıklar mevcuttur.
Bu, bir yere kadar doğal kabul edilmelidir.
Ancak, devletin varlığı ve bağımsızlığına, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne kast edilen 4 yıl önceki karanlık olayın sıcaklığı henüz taze iken güncel zıtlıklar bir günlüğüne de olsa askıya alınabilmelidir.
İktidar özlemi ile yanıp tutuşan, iktidarla mücadelesini ise her türlü karşıt odak ve örgütün negatif enerjisine, hatta intikam duygusuna bağlayan muhalefetin varlığı düşündürücü olduğu kadar üzücüdür!
Elbette iktidar eleştirilecek ve demokrasi içinde alternatifi de ortaya konacaktır.
Umut olabilmek, milletin ezici çoğunluğuna güven vermek, çözüm merkezi olabileceğini göstermek ve samimiyete ikna etmekle mümkündür.
Anlık şov ve söz yarıştırmanın, toplumun genelinde siyasi tercihleri etkileyecek ölçüde değeri yoktur!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)