Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak'ın, uluslararası yatırımcılarla
gerçekleştirdiği video konferansın
Londra merkezli kur operasyonuna
rağmen başarılı geçtiği anlaşılıyor.
Yabancı yatırımcıların
"tatmin edici"bulduğu açıklamalarda şu konuların altını çizdiği belirtiliyor.
Türkiye, Kovid19 salgınını iyi yönetti ve bu sayede ekonomide de erken toparlanma sürecine girebilir.
Hayatı normalleştirmeye dönük kademeli önlemler dizisi içinde Türk halkının gösterdiği dinamizm,
ekonomik aktivitenin öngörülenden de hızla başlanabileceğine işaret ediyor.
Türkiye, yeni küresel tedarik zincirinde stratejik konuma yükseliyor ve bu duruma hazırlık yapıyor.
Uluslararası ticarette alternatif ödeme mekanizması arayışı, Türkiye'yi görünür gelecekte avantajlı kılabilir.
Turizm gelirlerindeki muhtemel kayıplara karşın
cari açık baskısının olmaması ve petrol fiyatları, mali dengelenme için Türkiye'ye fırsat sağlıyor.
Enflasyonun seyri ve mali genişleme ihtimali açısından Türkiye'nin kullanabileceği alan bulunuyor.
***
Meselenin yabancı yönü, kuşkusuz bazı eleştiri ve odaklanılan riskleri de içeriyor ama bunlar üstesinden gelinemeyecek hususlar değil kanımca.
İşte bu nedenle, yazının başlığında
"tuzaklar" olarak ifade ettiğim noktalara özellikle değinmek istiyorum.
Birincisi, Kovid19 salgınına karşı geliştirilen Ekonomik İstikrar Kalkanı'nın bileşimi ile ilgili. Türkiye şu ana kadar en alt gelir gruplarına doğrudan kaynak aktarırken reel sektörü ve esnafı kredi kanalı ile desteklemeyi tercih etti. Yani,
iddia edildiği gibi karşılıksız para basma yoluna gitmedi. Şu ya da bu şekilde bir menkul kıymet karşılığını parasallaştırdı. Şimdi Türkiye, parasal genişleme çağrıları altında, bilinen manada karşılıksız para basmaya yönlendiriliyor. Esasen, Kovid19 kontrol altına alındıktan sonra, sektörel önceliklere göre kontrollü olması, çıkış stratejisi ve takvimi de ilan edilmek kaydıyla bu da bir seçenek. Ama kontrolsüz parasal genişleme senaryosuna oynayanlar da biliyor ki o paraları er ya da geç çekmek, yani ekonomiyi soğutmak gerekecek. Ve o kritik kararlar dönemi bir şekilde seçim tarihi ile de ilişkilendirilecek!
İkinci konu, döviz rezervleri ve takas (swap) anlaşması beklentisi ile ilgili.
Bu noktada Türkiye'nin kendi yağı ile kavrulmayı öncelemesi daha makul sanki.
Nihayetinde
, swap kanallarının hem limiti hem de ülkeden ülkeye değişen özgün şartları söz konusu. Tabii ki
bu kanalın kullanılabilir olması arzu edilir. Böylece 4-5 aylık eşik dönem nispeten daha rahat aşılabilir. Ancak swap beklentisi, piyasada her zaman tersine manipüle de edilebilir.
Örneğin10 milyar dolar bulsanız,
"neden 20 değil?" denebilir veya 20 bulsanız,
"en az 30 lazımdı"diye speküle edilebilir. Bu
nedenle swap olursa ne âlâ, olmazsa da dünyanın
sonu değil. Neticede kamunun borç
ödeme zamanlamasında ve miktarında sorun
olmadığı genel kabul görüyor. Özel sektörün
kısa vadeli borçları için de Merkez Bankası 2
bin büyük firmanın borç-alacak-varlık dengesini
muhataplarına birebir anlatarak buradaki
kaygıları yönetebilir.
Özetle...
Bugün alınan her karar yarını kurtarmalıdır...