İdlib! Kritik Kale...
Bugünkü yakıcı gündemde mutlak olarak yanıtlanması gereken soru bu.
Türk Silahlı Kuvvetleri insani trajedinin, yani yeni göç dalgasının önlenmesi, 6-8 Ekim olayları benzeri kalkışmaların tekrar sahnelenmemesi, terör örgütleri PKK ve DEAŞ'ın şehirlerimizi eylem arenasına çevirmemesi için İdlib'de.
Suriye krizinin Türkiye'ye sıçramaması, güvenlik riskinin sınırlarımızın ötesinde bizzat kaynağında kurutulması için askerimiz İdlib'de!
Şimdiye kadar Rusya ile sürdürülen diplomasinin, Astana Süreci ve Soçi Mutabakatı'nın İdlib'de gelip düğümlenmesi ise tam manasıyla "oyun içinde oyun" durumu.
Rejimin etnik temizlik ve demografik mühendislik yaparak, "İdlib'i istiyorum ama İdliblileri değil" politikası, en az 3 milyon Suriyelinin daha Türkiye'ye sığınmak zorunda kalması ve Ankara'nın takatinin kesilmesi demek.
Nüfus bileşimi karanlık bir senaryo ile değiştirilen Suriye'de eli kanlı rejimin sözde iktidarını bir süre daha garanti altına alması demek.
Bu tezgahın Rusya marifetiyle bölgede yıllarca sürecek yepyeni istikrarsızlıklara kapı aralaması ise faturayı yine Türkiye'nin üstlenmesi demek!
***
İdlib'e gelinceye kadar bilhassa Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları kapsamında Ankara'nın, Washington'la karşı karşıya gelmesi de hesap edilerek Ruslar tarafından Türk Hava Kuvvetleri'ne ve Türk askerine alan açılması bir başka dikkate değer husus.Buna karşın, dün toplanan NATO Daimi Temsilciler Meclisi'nde ABD Büyükelçisi'nin, "Bu hadisenin Türkleri, Rusya'dan tedarik ettiği S 400 hava savunma sistemini kullanmaktan vazgeçirmesini umuyoruz" demesi de karmaşık meselenin bir diğer çarpıcı yönü.
ABD ile Rusya'nın, Fırat'ın doğusu ve batısını esas alarak Suriye'yi parsellemesi Türkiye'nin, iki büyük devletle oldukça zorlu müzakereler yaşamasına yol açtı. Halen iki ayrı uçta gözükseler de Washington ile Moskova'nın, Suriye'de tesis edebilecekleri yapay bir denge, Ankara'nın en fazla uyanık olması gereken konuların başında geliyor.
Ve çok daha önemlisi...
İdlib, Suriye iç savaşından bu yana ağır maliyete katlanan Türkiye'nin özellikle terör koridorunu parçalamak için yaptığı fedakarlıkların, yani milli çıkarlarının sürdürülmesi bakımından da hayati önem taşıyor. Bir başka anlatımla, İdlib domino tahtasının ilk taşı gibi duruyor. Bu taşın devrilmesi, Afrin'den El Bab'a, Tel Abyad'dan Rasulayn'a kadar uzanan hatta kırılma yaşanması tehlikesine işaret ediyor.
Özetle...
Suriyeli sığınmacıları Türkiye'ye yığan, Türkiye'yi ise Suriye denkleminden çıkarmayı içeren her türlü tezgahı bozmak, bu milletin boynunun borcudur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)