Medya Grubumuzun düzenlediği
"Türkiye 2023 Zirvesi" kapsamındaki
"savunma sanayii" oturumunda, önde gelen şirketlerin üst yöneticileri ile sohbet ediyorduk. Konu, son yıllarda gelişen milli teknoloji hamlesinden açılınca, stratejik konumdaki Amerikalı bir profesyonele ait yorum hepimizin onayını aldı:
"Bu Türkleri sıkıştırmaya gelmiyor. Hata bizlerin. Adamların çok üzerine gittik. Onlar da eşiği aştı!"
Evet, Türkiye'nin
yakın döneminde tanık
olduğumuz başarılar,
hiç de kolay gerçekleşmedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın,
"Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz" veya
"Kötü komşu insanı mal sahibi yapar" dediği örnekler o kadar çok ki. Üstelik sadece savunma alanıyla da sınırlı değil...
Mesela;
Ilısu Barajı için kredi vermeye istekli
Almanya, Avusturya, İsviçre merkezli
finansörler, projenin bölgesel güvenlik
boyutu da içerdiğini ileri sürerek, 10
yıl önce kenara çekiliverdiler. Baraj, milli
imkanlarla ama gecikmeli yapılabildi.
İstanbul Havalimanı projesi gündeme
geldiğinde Frankfurt, Amsterdam,
Brüksel ve Zürih gibi transit şehirlere
rakip olacağını gören ülkeler açık ve örtülü
engelleme operasyonlarına giriştiler. Şimdilerde, bu devasa yatırıma neresinden ortak olabiliriz arayışındalar.
İsrail, parasını ödediğimiz İnsansız Hava Aracı (İHA) Heronların bakımını yapıp iade dahi etmezken ABD, Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) Predatörleri satmak bir yana, geçici kullanımına bile yeşil ışık yakmadı. Bugün Türkiye, İHA ve SİHA kabiliyetine sahip sayılı ülkeler arasına girdi. Sınırımızın içindeki ve sınır ötesi terör harekatlarında, yerli üretim İHA'lar sayesinde Mehmetçiğin şehit olmasına yol açacak yüzlerce hain pusu önlendi.
Suriye kaynaklı riskler nedeni ile NATO kapsamında Türkiye'ye gönderilen Patriot bataryaları birbir sökülürken, ABD yönetimi aynı günlerde Patriot satmaya yanaşmadı. Türkiye, sürpriz bir girişimle Rusya'dan S-400 hava ve füze savunma sistemi tedarik edince kıyamet koptu. ABD Senatosu'nun yaptırım tehditlerinin ardı arkası kesilmezken, imalatçı ortağı olduğumuz, parasını ödediğimiz F-35 yeni nesil savaş uçaklarının teslimatı durduruldu.
Katı yakıtlı füze teknolojisi, fırlatma sistemleri, milli tank, milli savaş uçağı, milli uydu... Hepsi, küresel süper ligde oynayan ülkelere özgü bu tür kapasiteler artık Türkiye'de de geliştirilme aşamasında.
Her türlü kurguya rağmen askerimizin milli piyade tüfeğinden, hava harekatlarında hayati önem taşıyan akıllı mühimmatlara, milli gemi projesinden elektronik harp sistemlerine kadar hassas sahalarda Türkiye sınıf atladı.
Milli aşı, yerli özgün ilaç, tıbbi cihaz üretiminde yakında duyulacak haberler de epeyce ezberi bozmaya aday.
Ve nihayet...
Ekonomi...
Kırılgan, kur-faiz-enflasyon şeytan üçgeninde bocalayan, Londra odaklı döviz ataklarına açık, IMF sularında yüzen yapıdan ve kadrolardan kalıcı olarak kurtulmakta.
Hatırlatmadan geçemeyeceğim...
Ekonomi de insan hayatı gibidir. Mühim olan sorunları aşabilme iradesi ve sağlığıdır. Yoksa problemler her daim ve çözülmek için vardır...
NOT: 17 Aralık, Şeb-i Arus. Mevlana bu geceyi Rabb'ine kavuşma vesilesi düşündüğü için
"Düğün Gecesi" olarak adlandırır. 17 Aralık 2013 tarihi, FETÖ'nün hukuk görünümlü siyasi hedefli tezgahı yüzünden Türkiye için
"Düğüm Gecesi"ne dönüşmüştü. 15 Temmuz 2016 darbesine kadar geçen süreçte ödenen bedeller bu kördüğümün çözülmesini sağladı. Yani... Her 17 Aralık'ın, çok yönlü manasıyla idrak edilmesi tarih bilincini canlı tutmak adına zorunluluktur.