Önce, Türkiye ekonomisinin yeniden pozitif büyüme patikasına girmiş olmasından memnuniyet duyunuz, sonra makul eleştirilerinizi sıralayabilirsiniz!
Bu yılın 3. çeyreğinde ılımlı da olsa büyüme performansı yakalanmasını, son çeyrekte ise özlenen büyüme rakamlarına ulaşma umudu doğmasını ve 2019'un olumlu sonuçlanması beklentisini kazanç hanesine yazmak lazım.
Ekonomi küçülünce yığınla yorum ve uyarı yapan çevreler, aynı yaklaşımı büyüme yönlü göstergeler açıklandığında da sürdürmeyi tercih ediyorlar! Hatta içlerinden bir grup küçülmeye inanıyor, büyümeyi inkar etmeye yatkın duruyor.
Kuşkusuz, büyüme denildiğinde, ekonomiyi hareketlendiren dinamiklerin bileşimine özellikle göz atmak gerekir.
"Büyümenin kalitesi" denilen husus da budur. Tabii ki özel sektör yatırımları, net ihracat, dengeli hane halkı tüketimi, geleceği şekillendirecek içerikteki kamu yatırımları mutlak gerekliliktir. Kamuya ve stok değişimine yaslanan büyüme örneklerini didiklemek kadar orta vadede büyümeye katkı yapacak hususların neler olabileceğine de bakmak zorunludur!
Mesele de burada düğümlenmektedir.
Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak, takıntılı aktörleri, -tabiri caizse-
"Ağzıyla kuş tutsa bile memnun edememektedir!" Ekonomide mali disiplini tesis etme
arayışları, fiyat istikrarını bozan sorunlara
mikro ölçeğe varıncaya dek neşter vurulması
veya kuru tetikleyen Londra merkezli
operasyonlara set çekilmesi malum odakları
bir türlü makul değerlendirme çizgisine çekmeye
yetmemektedir!
***
Oysa...
Büyümenin kaynakları sorgulanırken, sürdürülebilirliği adına alınan önlemler de birlikte düşünülmelidir. Eğer, büyüme adına sadece günü kurtaran birkaç hamle söz konusu olsa idi, eleştirilerdeki haklılık payı artabilirdi. Lakin kalıcı ve kaliteli büyüme için atılan çok sayıda adım mevcut.
Nitekim,
Fiyat istikrarı ve finansal istikrar boyutunda
bu yıl kritik kararlar hayata geçirildi.
Bir başka ifade ile enflasyonun düşürülmesine, bankacılık sektörünün sermaye yapısını korumasına dair alınan önlemler, büyümeyi olumlu yönde geliştirmeye dönüktü.
Başkaları uygulasa alkışlanacak bu kararlar, ısrarla küçümsendi.
Özel sektör yatırımlarını artıracak, ithal ikamesine yarayacak, dönemsel üretim darboğazlarını aşacak, ileri teknolojiyi önceleyecek projelerin finansmanı için açılan (İVME başta olmak üzere) kredilerin ve destek paketlerinin hakkı da teslim edilmedi.
Ama bu çaba, büyüme eğilimini yadsınamaz oranda yukarıya çekti.
Ve nihayet... Hukukun üstünlüğü çerçevesini pekiştirecek kapsamlı yargı reformu stratejisi etap etap hayata geçmeye başladı. Fakat bu iradeye sahip çıkılmak yerine sürekli negatif ajandayı sahiplenen kesimlere rastlanıldı.
Özetle...
Büyüme sevindirici bir işarettir. Esas olan büyümenin istikrarı ve devamlılığını destekleyecek kararlar ile siyasi kadrolardır.
Bu noktada Türkiye, ilerisi için cesaret verici duruş sergilemektedir!