Siyasi, stratejik, ekonomik yönleri ile S-400 kararı
Dün sabah saatlerinde televizyonlar, Ankara Mürted Hava Üssü'nden Rus Antonov kargo uçaklarının görüntüsünü paylaştığında, "Nereden nereye?" demekten kendimizi alamadık.
15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin merkeziydi Akıncı... Sonradan adı ibreti alem olsun diye "Mürted!" olarak tescillendi. Bu üsten kalkan F-16'lar milli iradenin kalbine yani TBMM'ye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne ve terörle mücadele eden emniyet özel harekatın karargahına bomba yağdırmışlardı. Darbede ve darbeci ekipte sözde müttefiklerimizin eşkali gün gibi ortada idi. Onlar, Türkiye ile işbirliği yerine darbecileri ve firarileri himayeyi tercih ettiler.
15 Temmuz'un üçüncü yıldönümünde darbe ve ABD ile ilişkilerin arka planı tartışılırken, Rus askeri nakliye uçaklarının ihanetin sembolik noktasına (Mürted'e) S-400 Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi'nin ilk parçalarını indirmesi dikkate değer bir gelişme idi.
S-400 kararlılığı ile Ankara, "siyasi", "güvenlik-stratejik" ve "ekonomik" boyutları da bulunan bir hamle yaptı.
Dış siyaset açısından bakıldığında, batı ve NATO ile ilgili yükümlülüklerine bağlı ama kaotik küresel sistemde "çok odaklı dış politikaya" yönelen Türkiye tablosu söz konusu.
Stratejik açıdan bakıldığında, milli güvenliği için alternatif sistemlere yönelen lakin yerli ve milli kapasitesini de artıran bir Türkiye var artık.
Ekonomik açıdan bakıldığında ise... Bugün kısa vadeli maliyetleri olan bu duruşun, orta-uzun vadede global sistemdeki güç merkezi değişimine ayak uydurmayı içeren yönleri de mevcut. Bundan böyle yeni ödeme ve küresel bilgi erişim sistemleri kurulumu ve kullanımı noktasında oldukça kritik adımlara hep birlikte tanık olacağız.
S-400'lerin geldiği günün arifesinde, "Türkleri bu işten vazgeçirmek için baskı kuracağım" diyen ABD'nin yeni Büyükelçisi David Satterfield'ın Ankara'da bulunması da kaderin cilvesi idi.
Türkiye, zorlu eşiklerden geçen, bu zor kararı ile Batı ekseninden de kopmuyor. AB başta olmak üzere kendisine karşı ikiyüzlü tutum takınan liderleri eleştirirken, Batıdaki "insan hakları, demokrasi, ekonomi standartlarına" yakınsama iradesini canlı tutuyor.
Kuzey Suriye'de Ankara'nın kaygı ve önceliklerini anlamak yerine ısrarla terör koridoru açan, Doğu Akdeniz'deki enerji denkleminden Türkiye ve KKTC'yi dışlamak için tehdit eden, göç ve güvenlik meselelerinde yalnız bırakan ülke ve liderler, er ya da geç bizim kapımızı çalacaklar.
Artık...
Bu bölgede hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Tam da bu nedenle Türkiye ve liderliğine yönelik güncel kurgulara karşı milletçe daha uyanık olmak gerekecek.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)