2023’e odaklanmak ama nasıl?
1- Meseleye, "Yerel ve konjonktürel" olarak yaklaşmakla "siyaset alanı yeniden düzenleniyor" diye bakmak arasında dağlar kadar fark olduğu aşikar.
Şahsen ben, 2023 yılına kadar yetkilendirilen hükümetin, 4.5 yıla odaklanması için siyaset sosyolojisini yeniden etüd etmesini savunanlardanım.
2- Türkiye, benzeri Avrupa'da başlayan popülizm dalgasından da nasibini alıyor.
Yani "ekonomik ve siyasi popülizm" mevcut şartlarda bilhassa muhalefet dili üzerinden bizde de prim yapabiliyor.
3- "Adalet ve Kalkınma" kavramlarının anlam ve değeri millet eliyle güncelleniyor.
Yargı kurumunun FETÖ'den ayıklanması "adil düzen algısına" yetmiyor.
Son yıllarda -açıklanabilir gerekçeleri olsa da- ekonomideki inişli-çıkışlı grafik karşısında makro vaatlerden ziyade günlük hayata doğrudan tesir eden butik projeler seçmene daha cazip geliyor.
4- Cumhurbaşkanı ve Parti Genel Başkanı şapkası, farklı seçmen kitlelerinde eşdeğer karşılık bulmuyor. Parti kimliği taşısa da partici kimliği Cumhurbaşkanı'na yakıştırılamıyor.
5- Gezi olaylarından bu yana toplumun yüzde 50'sine hitap eden ama kalan yüzde 50'sini ihmal eden söylem ve yaklaşımlar, siyaseten yeni meydan okumaları beraberinde getiriyor. Özellikle, "ittifak modeli" sayesinde, tıpkı Gezi'deki gibi farklı gruplar, detaydaki aykırılıkları bastırarak, ana hedef için birleştirilebiliyor.
6- Geleneksel medya ile sosyal medya arasındaki asimetrik denge, siyasal iletişim sahasında ciddi neticeler doğuruyor. Çok sesli ve denetimsiz sosyal medya alanı, monolog olarak nitelenen kurumsal medyayı tehdit ediyor.
7- Seçmen, "sandıkla gelenin, sandıkla gitmesi" ilkesine olan sadakatini, parti farkına rağmen gözetiyor. Bu da demokratik olgunluğa işaret ediyor.
Sandığa, kurallara ve kurumlara ilişkin kuşku yaratılmasını istemiyor.
8- Vatandaş siyasetteki "muhalefet ve alternatif problemini" çözmek için İstanbul üzerinden geliştirilen bir pilot projeye (proje adaya) fırsat tanırken, iktidar partisine de iç muhasebe yapması, önlem alması için zaman ve şans veriyor.
9- "Her şeyin nasıl olacağı?" sorusuna ise "Siyaset yapma biçimi" itibariyle (öncelikle CHP olmak üzere) hiçbir partide hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı cevabını veriyor.
10- Toplumun hatırı sayılır bir kesiminde biriken negatif enerjiyi boşaltarak, başarı duygusu yaşatırken, siyasi zaferlere alışmış kadrolara da demokratik sabrı ve toleransı hatırlatıyor.
Ve en önemlisi...
Türkiye'yi yönetenlerin süratle asli gündeme odaklanması gerektiğini net biçimde vurguluyor.
Ekonomik dengelenme, sürdürülebilir büyüme, kanuni olanın adil de olması beklentisi, milli güvenliğe yönelen tehlikelere rasyonel karşı koyma, anayasal güçler dengesinin etkin işleyişi, mutlak istikrar, tatmin edici yatırım ortamı, gençlere iş, ailelere aş, kapsayıcı kamu yönetimi...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)