Bugün için ekonomide meselenin özü, verilerin yönetiminden ziyade
"algı yönetimine" endeksli. Bu tespiti, piyasadaki hassas durumu ve varolan sorunları gözardı ederek paylaşmıyorum.
Lakin... Ekonomide sistematik olarak negatif hava yayan çevreler, ürettikleri karamsarlığı hemen herkese bulaştırabiliyorlar. Algı, olgunun önüne geçtiğinde ise onlara gün doğuyor (!) Neden? Çünkü piyasadaki aktörlerin davranışları rasyonellikten uzaklaşıyor. Böylece kendi kendini doğrulayan kehanet tablosu çıkıyor (!) Oysa halihazırda, yönetilebilir ölçekteki risklerin aşılmasının mümkün olduğunu gösteren olumlu faktörler söz konusu. Örneğin, Türkiye'nin döviz talebini doğrudan etkileyen cari açık neredeyse sıfırlanmak üzere, hatta cari fazlaya doğru bir gidiş söz konusu. Enflasyonda, gıda ve petrol kaynaklı riskler de azalmakta. Ve nihayet ekonominin durgunluk sarmalına girmeden ılımlı büyüme ivmesi yakalaması da uzak ihtimal değil...
***
Gelgelelim...
Jeo-politik ve jeo-stratejik riskler ile siyasi sahada olup bitenler, ekonomiye yük bindiriyor. Bu noktalarda risk katsayısı azaldıkça, ekonomide öngörülebilirliğinin artacağına kuşku yok. Ha, derseniz ki
"ABD, yaptırım tehdidinde" ciddi. Ben de derim ki
"ABD, şu veya bu bahane ile gözüne kestirdiği her ülkeye yaptırım dili kullanıyor.
S-400 olmasa belki de yedekte beklettikleri Halkbank dosyası üzerinden de karşı operasyon çekebilirler!" Yani... Durum değerlendirmesi yaparken
çok boyutlu düşünmek gerek. Günün
sonunda, bedel ödemeyi göze alamazsanız,
ömür boyu bedel ödersiniz. Mühim
olan, bu tür bir karşılaşmanın hangi siyasi
ve ekonomik ortamda daha az hasarla
atlatılabileceğidir. Yoksa uzun vadede
Türkiye'nin kazançlı çıkacağı zaten aşikar!
***
Bir diğer husus da şu...
Ekonomi kanalı kullanılarak, ülkemize asırlık kayıplar yaşatacak küresel hamlelerin sıklığı! Türkiye'yi, değişik düzeydeki piyasa şokları ile dize getirmeye uğraşanlar, Para Fonu seçeneğini de kasıtlı olarak ısıtıyorlar. Suriye'nin kuzeyinde, Doğu Akdeniz'de ve milli savunma sanayiİnde elde ettiğimiz kazanımların sekteye uğraması için çalışanlarla, ekonomik bağımsızlığımızı hedef alanların aynı merkezlerin farklı uzantıları olduğu akılda tutulmalı.
***
"İyi de ne yapılmalı?" dediğinizi duyar gibiyim...
Tabii ki,
Soğukkanlı olmalı.
Piyasa canavarının değirmen misali ekonomik tedbir ve karar öğütmesine fırsat tanınmamalı.
Her gün yeni bir aksiyon bekleyen piyasa ajanlarının ekmeğine yağ sürülmemeli.
Para piyasası kadar, kamu maliyesi tarafına da ağırlık verilmeli.
"Dengelenme, Disiplin, Değişim" esaslarına bina edilen program
"Yapısal Dönüşüm Adımları" ile günbegün desteklenmeli.
Ekonomide kontrollü gitmek ile kontrollü ekonomi arasındaki fark, yeni bir iletişim dili ile piyasalara anlatılmalı.
Ve son olarak...
İşi getirip kişilere endeksleyip, senaryoyu buradan kuranlara taviz verilirse tavizin tavizi doğuracağı unutulmamalı!