Bir yanda... "Türkiye İttifakı"çabası..."Kızgın demirisoğutma" çağrısı..."82 milyonlukTürkiye gemisininyolcuları" benzetmesi...
Öte yanda...
Örneğin TÜSİAD'a yönelen güncel eleştiri: "Budolarlar, bu avrolarsizleri kurtarmaz!"
Veya... Dış merkezlerin yerli uzantılarına dönük tepki: "Birileri sürekliülkemizin başına kara bulutlartoplamaya, içerideki dinamiklerinmoralini bozmaya çalışıyor. Türkiye, yarın demokrasisive ekonomisiyle yerle yeksanolsa inanın bunlar zil takıpoynarlar!"
Cumhurbaşkanı TayyipErdoğan'ın, son günlerde art ardagelen mesajları, "toparlayıcı,kapsayıcı ve kucaklayıcı" tonlariçerdiği kadar bazı olaylar, kurumlarve kişiler bazında ise "uyarıcı,tavır alıcı, hatta gözden çıkarıcı"sert tonlar da içeriyor.
Peki, bu noktada çelişkili sinyallerden mi söz edilebilir?
Yoksa... Yeni bir dönemin kapısı açılırken safların belli edilmesi adına ince ayardan mı bahsedilebilir?
Anlaşılan o ki...
Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu süreci "kritik" olarak tanımlayan Cumhurbaşkanı, parti lideri kimliğinden ziyade devletin ve milletin birliğini temsil eden "Reis-iCumhur" kimliğini ön plana çıkarmayı önceliyor. Lakin bu yöndeki beyan ve tutumunun, müzmin muhalif odaklarca "zaafiyet" gibi algılanmaması için o çevrelerle de anlayacağı dilden konuşmayı sürdürüyor.
23 Haziran seçim sürecine ilişkin tartışmalar, YSK kararının artçı şokları, mağduriyetin hangi tarafta olduğuna dair yorumlar, seçimle gelenin seçimle değişmesi gerektiğine ilişkin ilke etrafındaki bloklaşmalar bizlere çok şey anlatıyor. Her şeydenönce...
Seçimin, İstanbul sınırlarında tutulması gerektiğini gösteriyor. Ayrıca...
Dil ve üslubun sıcak, samimi, ikna edici olması gerekliliğini teyit ediyor. Ve nihayet...
Seçmene, genel mesajlardan ziyade duygularına, günlük hayatına ve geleceğine ilişkin somut söylemlerle erişilebileceğini hatırlatıyor. Şurası bir gerçek ki...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yerli yerine oturması için geçecek sürede, sistem değişikliğinin faydalarını millete anlatma ve nimetlerinden yararlandırma niyetine karşın, Türkiye stratejikdiplomatik- ekonomik şeytan üçgenine sıkıştırılmaya çalışıldı. Sistemin çıktıları alınamadan, geçiş dönemi sorunları ile yüzleşmek gerekti. Bunun üzerine bir de İstanbul seçiminin sancıları ve "güven sorgulaması" eklendi. İşte bu yüzden...
Kişisel olarak Cumhurbaşkanı, kurumsal olarak AK Parti... Son 17 yılda her alanda yükselttiği çıtanın altından geçmemek için gerekirse bağrına taş basma pahasına gönül dilini, pratik hayattaki önyargı duvarlarını kırmak için kullanmaktan vazgeçmemeli. Ve yapısal reformlarla desteklemeli.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.