Binali Bey 14 bin farkla kazansa CHP ne yapardı?
31 Mart Yerel Seçimleri'nin İstanbul ayağı üzerindeki tartışmalar, siyasi tarihe geçecek kadar önemli. Zira... Meselenin "iki kritik yönü" söz konusu...
Birincisinden başlayalım ve şöyle bir düşünelim... 31 Mart gecesi, AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'ın, rakibi Ekrem İmamoğlu'nun önünde 10-14 bin oy farkla seçimi kazandığı belli olsaydı. Ve ardından bugün AK Parti'nin açıkladığı usulsüzlükleri tek tek CHP tarafı sıralasaydı, sandık başkanlıklarındaki tuhaflıkları, tutanaklardaki şaibe örneklerini, şüpheli seçmen hareketlerini ortaya koysaydı... CHP, siyaseten yeri göğü inletmez miydi? Oyların yeniden sayımından, seçimin iptaline varıncaya kadar bir dizi kampanya yürütmez miydi? Hiç kuşkunuz olmasın bugün AK Parti'nin hukuk zemininde sürdürdüğü mücadelenin kat be kat fazlasını CHP yürütür, iç ve dış kamuoyunu sonuna kadar yanına çekmeye çalışırdı.
Demek ki ne imiş? Konu hukuk olunca o veya bu partiye değil herkese lazımmış. Kaldı ki CHP'nin farklı il ve ilçelerde sandık sonuçlarına yaptığı itirazlar, hatta seçim yenileme kararları hakkında kimsenin bir şey dediği de yok. Nihayetinde bir hakkın kullanımından ve hukukun işlemesinden bahsediyoruz.
Gelelim ikinci konuya...
AK Parti, Türkiye genelinde yüzde 44.4, ittifak olarak ise yüzde 52 oy almış, 15 büyükşehri kazanmış, İstanbul'daki yarış başa baş sonuçlanmış, 39 ilçeden 25'i kazanılmış, doğu ve güneydoğuda hayli ezber bozulmuşken, milletin Cumhurbaşkanı'na teveccühü teyit edilmiş, 4.5 yıllık seçimsiz fırsat penceresi açılmışken bu kadar yüksek tansiyon yaratılmasının nedeni ne olabilir?
Cevabı, bence gayet net...
Hassasiyetle izlediğimiz süreç İstanbul'un seçiminden ibaret değil ki... İttifak modelleri ile siyaset yeniden şekillenirken, yeni projelerin maya tutup tutmayacağıdır mühim olan. Muhalefetin İstanbul pilot projesini, Türkiye'de geleceğin siyasetine ilişkin hesap ve işlemler bütünü olarak görmek daha doğrudur!
***
OKÇULAR TEPESİ'NİN NEFERLERİ...
Hafızalara kazınan o fotoğraf karesi... Kağıt toplayan genç. El arabasının üzerinde bir yazı: "Buna da şükür!"
Yerel seçimde İstanbul'da verilen oylar ile tutanaklara yansıyan sayılar arasındaki farklar sorgulanırken, AK Parti'nin sandık müşahitleri de özel bir gündem maddesi haline getirildi. Hemen belirteyim; davaya inanan, evine helal ekmek götürme telaşındaki, şükretmesini bilen, AK Partililiği sayesinde hakiki vatandaş olduğunu hisseden o emektar ordusu dün olduğu gibi bugün de teşekkürü hak ediyor. Onların büyük çoğunluğu, Okçular Tepesi'nin son neferleri olarak 31 Mart sabahından gece yarısına kadar görevleri yerine getirmeye çabaladılar.
Tam da bu nedenle...
Sandık başındaki rakip aktörlerin organizasyon kabiliyetini öngöremeyen, kulisini koklayamayan siyasi ve idari yetkililerle, aşırı özgüvenli isimler, kendilerini gözden geçirmeye davet edilmekteler!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)
- MİT, belediye takip eder mi? (09.11.2024)