Büyük beklentiler yaratıp, alt alta yığınla konuyu yazıp, meseleyi zamana yaymaktansa, hedef ve takvim odaklı işlere odaklanmak ve buna göre taahhütte bulunmak en doğrusu.
Hazine ve Maliye Bakanı
Berat Albayrak'ın, 2018 yılı sonbaharında Yeni
Ekonomi Yaklaşımı ve ardından Yani
Ekonomi Programı ile ortaya koyduğu çerçeve
dün Dolmabahçe'deki açıklaması ile
"Yapısal Reform 2019" aşamasına
taşındı.
Reform ajandası, sıcak sorunların çözümü kadar bir daha benzer sorunların yaşanmaması ve Türkiye ekonomisinin dış şoklara karşı dayanıklılığının artırılması üzerinde şekillendi.
Bakan Albayrak, seçim sonrası yaşanan tartışmalara takılmadan, 4.5 yıllık seçimsiz dönemin fırsat penceresini açmayı tercih etti. Tabii geleneksel çevreler açıklama sırasında dolar kurunu hafifçe oynatıp, sinir savaşına devam edecekleri sinyalini verseler de birkaç dakika içinde kur cephesinde geri çekildiler.
***
Yapısal reform programının, yıl sonuna kadar, bakanlık bazında gerçekleştirilecek icraatları ay ay atılacak adımları içermesi dikkate değerdi.
Bankacılık sektörünün gerek sermaye yapısının iyileştirilmesi gerekse sorunlu kredilere -özellikle enerji ve gayrimenkulde- yeni çözümler getirilmesi, banka bilançoları dışında fon sistemi düşünülmesi ciddi bir hamleydi.
Özel sektörün yeniden yapılandırılarak, kredi riski yönetimine yönlendirilmesi, finansal alanda ise ekonomik büyüme ve stratejik sektör tercihleri ile uyumlu üst kredi yönlendirme mekanizması kurulması da doğru kararlar olarak not edildi.
Enflasyonla mücadele başlığında artık kronik hal alan gıda fiyatlarına neşter vurulması, tarladan sofraya uzanan değer zincirinin adil gelir paylaşımı esası ile inşa edilmesi de beklenen başlıklar arasındaydı.
Türkiye ekonomisinin kırılganlığını artıran tasarruf açığı problemine bütüncül bakış açısıyla yaklaşılması, bireysel emeklilik, otomatik katılım sistemi ve kıdem tazminatının tek çatı altında ele alınması fikri de çok yerindeydi.
Ve tabii ki vergi. Kurumlar Vergisi oranının aşağıya çekilmesi, hiç vergilendirilmemiş alanlara girilmesi, istisna ve muafiyetlerin azaltılması, mükellef haklarının önceliklendirilmesi, üretimin sürdürülebilirliği ile vergi tahsilatı arasında bağ kurulması da yıllardır bekleniyordu.
Özetle...
Eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi, yargı reformu, turizmde katma değer, lojistikte atılım, sanayide yerlileşme, milli tarım politikası ile dönüşüm... Hepsi Türkiye'nin bir kez daha
"yapısal reform kulvarına girmesini" haber veriyordu. Sadece bu husus bile desteği hak ediyor...