Kaşıkçı gerçeğini dünyaya anlattı

Türkiye, Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul konsolosluğunda hunharca katledildiği olayı aydınlatmak ve faillerinin cezalandırılmasını sağlamak için etkili diplomasi trafiği sürdürüyor. Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Arjantin'deki G20 Zirvesi kapsamında görüştüğü küresel liderlerle "Kaşıkçı Cinayeti" ile ilgili detaylı bilgileri kapsayan 10 maddelik kısa raporu paylaştı. Kaşıkçı cinayeti ve sonrasındaki gerçekleri içeren raporda, Türkiye'nin soruşturmayı siyasi değil teknik çerçevede değerlendirdiği vurgulanırken adli süreç kapsamında Suudi Arabistan'dan gerekli desteğin alınamadığının altı çizildi. Başkan Erdoğan raporu zirveye katılan liderlere verirken, cinayeti çözme ve faillerini yakalama konusundaki Türkiye'nin kararlılığını biz kez daha dünya kamuoyuna duyurdu.
Cinayetin planlanmış ve kabul edilemez bir olay olduğunun vurgulandığı raporda Türkiye'nin resmi soruşturma başlattığı, bulguları uluslararası toplumla paylaştığı hatırlatıldı. Türkiye ve Suudi Arabistan arasında ciddi soruna yol açan cinayetten dolayı ABD ile de ilişkilerin olumsuz etkilendiği ifade edildi. Türk makamları, Suudi siyasi liderliği ve Kaşıkçı'nın acımasız cinayetinin failleri ve azmettiricileri arasında ayrım yapmaya özen göstermişti. Kaşıkçı raporunda Türkiye'nin şeffaflık ve iyi niyete olan bağlılık içinde hareket etmesine rağmen Suudi Arabistan yönetiminden gerekli desteği alamadığı da vurgulandı. Aktif işbirliğinin İstanbul'a gelen Suudi savcının ilgisizliği nedeniyle gölgelendiğine de dikkat çekilerek, halen Suudi Arabistan'da bulunan cinayet şüphelilerine erişim hakkının engellediği, bunların gerçeği ortaya çıkarmak isteyen Türkiye'nin çabalarını engellemeye dönük olduğu kaydedildi.
"BM'DEN TALEP ETME HAKKIMIZ SAKLI"
Ankara, dost ve müttefik ülkelere cinayetle ilgili ellerinde bulunan kanıtların kamuoyuna verilmesini istedi. Suudi yetkililere 'Kaşıkçı'nın cesedi nerededir?', "İddia edilen 'yerel işbirlikçi' kimdir?", "Suudi istihbaratçılara cinayet için Türkiye'ye gitme talimatını kim vermiştir?" sorularını sordu. Raporda cinayet soruşturmasında aktif işbirliği görülememesi nedeniyle olayın uluslararası nitelik kazanabileceğine işaretedilerek uluslararası soruşturma yapılması için BM Genel Sekreteri Gutteres'ten resmi talepte bulunma hakkı saklı tutulmaktadır" denildi.

O UYARININ MANASI!

Kritik karar süreçleri öncesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ne zaman yurtdışına çıksa, açık ve örtülü karşıt siyasi faaliyetler hız kazanabiliyor. Erdoğan'ın, G 20 Zirvesi kapsamında gerçekleşen Latin Amerika ziyareti sırasında dahi, MHP ile sürdürülen yerel seçimlerde Cumhur İttifakı görüşmeleri hakkında anlık bilgi alması esasen bir tecrübenin yansıması. Erdoğan'ın, seyahat dönüşü Ankara Esenboğa Havalimanı'nda ayağının tozuyla yaptığı, "Bazıları rahat durmaz, durmadan karıştırmanın gayreti içine girer!" uyarısının objektif nedenleri söz konusu... Zira müzakerelerin içinde olmamakla birlikte, ne olup bittiğini öğrenmeye hevesli ve konum olarak yatkın bazı isimlerin, yeniden samimiyet testinden geçmeleri gerektiği bir gerçek. Aynı şekilde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte miadını dolduran, "eski ayları kırpıp, yıldız yaparlar" misali arayışta olan aktörlerin varlığı da bir sır değil.
Yani... Muhalefeti oluşturan bloğun, siyasi rekabette Cumhur İttifakı'nı risk olarak tanımlaması bir yana AK Parti ile yola çıkmış veya yolu kesişmiş kimi isimlerin de kendi gelecek tasavvurunda engel olarak görmesi de manidar!
"İttifakta sorun var", "MHP Meclis Başkanlığı'nı istiyormuş", "MHP, devlette kadrolaşıyor, fazla güç kazanıyor", "MHP, yakında kabineye de girerse, AK Parti'nin siyasi genetiği bozulur" tarzı dedikoduları üreten veya prim veren, ürkek de olsa yeni parti dalgasına kapılan isimlerin, siyaseten abdest tazelemeleri kaçınılmaz!

PKK... ABD... DOKTRİN... SEÇİM!

31 Mart 2019 yerel seçimlerine doğru en fazla konuşacağımız konular arasında "ekonomi, Suriye denklemi ve bu bağlamda PKKYPG terör örgütü ile ABD arasındaki ilişkilerin ürettiği güvenlik tehdidi, terör örgütü gölgesindeki HDP'nin bölgesel siyasi zemin kazanma iddiası" önemli yer tutacak.
İşte bu noktada, devletin zirvelerinde yapılan analizlerin özeti, görünür geleceğe ışık tutacak nitelikte. Yönetici kadrosu tasfiye edilmekte olan, halka korku salarak siyasetteki iz düşümlerini tahkim etmeye uğraşan PKK terör örgütü, yeni bir doktrin geliştirmiş durumda! Ütopik görünse de yerel seçim öncesi sergilenecek bu oyuna dikkat etmek lazım. Bölücü örgüt, "Hem hayalet gibi olacağım hem de şehirlerde hâkimiyet kuracağım" yaklaşımı ile ABD'den de cesaret alarak, bilhassa Suriye ve Irak sınırındaki il ve ilçelerde seçimi manipüle edecek işlere girişme hazırlığında. İşte Cumhur İttifakı tam da bu gerekçeyle de epeyce ezberi ve hesabı bozmaya aday!