15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra memleketin istiklali ve istikbali için AK Parti ile MHP arasında tesis edilen işbirliğinin zamanla Cumhur İttifakı'na dönüşmesi, sistemik risklerin bertaraf edilmesi adına hayati sonuçlar verdi. Her ortaklaşmada olabileceği gibi zamanla usul ve esasa etki eden faktör ve aktörler de devreye girdi. MHP'deki "
Bize üst perdeden yaklaşılıyor" hissi, içi iyi doldurulamamış af önerisi, andımız farklılaşması, emeklilikte yaşa takılanlar konusu... Bütün bunlar yetmiyor gibi AK Parti içinde "
Yerel seçimlerde MHP ile işbirliğine karşı çıkanlar var" iddiası, Anayasa Komisyonu Başkanı
Bekir Bozdağ'ın alt kimlik analizine tabi tutulması da işin tuzu biberi oldu. İki partinin yollarının ayrıldığı sanılırken perde arkası diplomasinin kapısı açık tutuldu. Arabulucular bile rol aldı. Tek önşart, davetin AK Parti'den gelmesi idi, o da gerçekleşti.
Doğrusu bu dönemde AK Parti içindeki bir grubun "
MHP yerine Kürt seçmen tabanına yönelme" tartışması da örtülü biçimde sürdü. MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin de gerek bu iç nabzı tutma gerekse ABD ile görüşmelerin stratejik detaylarını öğrenme çabası hız kesmedi.
Lakin gelinen noktada...
31 Mart 2019 seçimlerinin, 24 Haziran 2018 seçimleri ile orantılı ve uyumlu sonuçlar üretmesinin önemini AK Parti ve MHP'nin sağduyulu merkezleri kabul etti.
Artık vakit de daraldı. Duygusallığın değil mantığın gereği ağır bastı.
İstanbul ve Ankara gibi seçim sonuçlarına doğrudan etki eden merkezlerde sıkıntı yaşanması halinde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin tartışmaya açılabileceğinin altı çizildi.
CHP- İYİ Parti- HDP ve Saadet'in adam ve alan paylaşılmasına dayalı, ilkesellik içermeyen ve sadece AK Parti karşıtlığında biçimlenen ittifakının, üst akıl destekli bir proje olduğu kesinleşti.
AK Parti'deki analizlerde, MHP'nin ısrarcı olduğu illerde aday gösterilmemesi halinde, seçmenin tepkisellikle hareket edebileceği ve sıcak baktığı alternatif adaya yönelebileceği görüldü.
MHP'nin Ankara ve İstanbul'da, AK Parti'nin ise Bahçeli'nin seçim bölgesi olan Osmaniye'de ve tabanda uzlaşma sağlanabilecek bir ilde daha (Isparta gibi) aday çıkarmaması seçeneği öne çıktı.
Hepsinden mühimi... Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi... 2019 yerel seçim eşiği aşıldığında Türkiye'nin önünde, yeni sistemle etkin icraat yapabileceği ve büyük sınamalara karşı koyabileceği 4 yıllık fırsat penceresi açılıyor. Son çırpınış içindeki tüm muhalif odaklar ise sandığı manipüle etmek için elinden geleni ardına koymayacağını belli ediyor.
İşte dikkat edilmesi gereken oyun bu!