Müzmin muhalifler... Tedbirler... İlave yapılması gerekenler...
11.10.2018, Perşembe
Ankara'da ne zaman güncel bir tespiti veya öneriyi gündeme getirsek, müzmin muhalif bir grup, "Yorulmadan, risk almadan bugün demaaşı hak ettik" diye neredeyse zil takıp oynayacak hale geliyor. Zira bizim sırtımızdan prim yapmaya, takıntılı ruh hallerini gizlemeye çalışıyor ve "Bakın,sadece biz söylemiyoruz,gördünüzmü onlar da şimdi(!) aynı şeyi söylüyor" türü gerekçeler üretiyorlar. Samimi değerlendirmelerimizi, kendilerince "karşı taraf!" diye nitelendirdikleri bizlerin zayıf noktası gibi sunmaya çabalıyorlar. Bir şeyi unutuyorlar. Her şeye kara gözlükle ve sadece iktidar karşıtlığı ile bakan, bunu da ülke sevgisinin gereği gibi sunanların arka planlarını biliyoruz. Bizler, ülkemizi seviyor, kronik sorunlu odaklara rağmen iyiyi, doğruyu, güzeli teşvik etmeyi sürdürüyoruz.
***
Bu kısa girişten sonra biz dönelimişimize... Yani asli konumuz olanekonomiye... İçinden geçtiğimiz türbülanslıortam gösterdi ki ekonomi, bileşik kaplarmisali işliyor. Olup bitene seyirci kalmak,fırsatçılığa yönelmek, bireysel kurtuluşunuaramak günün sonunda kimseye kazandırmıyor.Hazine ve Maliye Bakanı BeratAlbayrak'ın açıkladığı enflasyonla mücadeleprogramının da teyit ettiği gibi her şeyidevletten beklemek yerine, elini taşın altınauzatmak gerekiyor. Ve bu duruşun, biranlık, bir günlük olmaması, yalnızca Bakanbeyle aynı fotoğraf karesine girmekten ibaretkalmaması önem taşıyor. "Bu mücadeledeben de varım" diyen herkesinhakiki manada yaptıklarını düzenli olarakkamuoyuna ilan etmesi de ayrı bir anlamkazanıyor. Milletin desteğinin sağlanmasınınön şartı da devlet harcamalarına nasılçeki düzen verildiğinin gün be gün duyurulmasındangeçiyor!
***
Reel sektörün, ticaret kesiminin, sade vatandaşın özverisine baktığımızda bankalara dair beklentilerin düzeyi de artıyor. Konjonktürde kredi faizlerinin yüzde 40 ve üstüne çıkarılması, sonra yüzde 10 iskontoya karşılık gelen 3-4 puan indirim sözü verilmesi "yetmez ama evet" çağrışımı yapıyor. Firma borçlarının iki yıla kadar yeniden yapılandırılmasına dair niyet beyanı ile olumlu puan toplayan Bankalar Birliği'nin meseleye, "Benim görevim bukadardı, bitti" diye bakma lüksü bulunmuyor. Hazır, toplumsal duyarlılık üst düzeyde iken bankaların, finansal gerçeklerini sahada anlatmaları gerekiyor. Merkez Bankası'ndan ucuz maliyetli kaynak bulup, yüksek maliyetli kredi olarak pazarladıklarına yönelik iddiaların altında kalmamaları için İstanbul'dan Anadolu'daki kritik üretim merkezlerine kadar her noktada iletişim stratejisi geliştirmeleri bir zorunluluk haline geliyor. Sadece kamu bankalarının gayretleri ile dondurulan mevduat faizi yarışının, reel sektöre getireceği ilave maliyetlerin doğru analiz edilmesi milli sorumluluğun gereği olarak karşımıza çıkıyor. Özetle... Ekonomide karamsarlık bulaşıcıdır. Tam da bu nedenle gerçekçilik, dozunda kararlar ve güven veren tedbir takvimi ise hem morali ayakta tutar hem de geleceğin teminatı olur!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.