Küresel sistem ve Türkiye, bir dönüm noktasında. Bugün mücadele ettiğimiz sorunları aşma irademiz, ayak sesleri duyulan global ekonomik kaosa karşı Türkiye'yi güçlü hatta avantajlı kılacak. Şunu net şekilde söyleyebiliriz. Bir kriz yaşamıyoruz. Kur şoku olarak başlayan, manipülasyonlarla inişli çıkışlı seyir izleyen bir türbülanstan geçiyoruz. Ki aynı hususu dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da inanarak bir kez daha söyledi. Yani açıklamaları, kamuoyunu yatıştırma faaliyeti değil, samimi kanaatleri idi.
Hazine ve Maliye Bakanı BeratAlbayrak'ın bugün ayrıntısıyla paylaşacağı Orta Vadeli Program'ı, "Dengelenme-Toparlanma-Sıçrama" ekseninde değerlendirebiliriz. Ilımlı büyüme ile başlayan, enflasyonu, faiz hadlerini, cari açığı ciddi ve kalıcı şekilde indirmeyi hedefleyen, zamanla sürdürülebilir yüksek büyüme perspektifine evrilen, yerli ve yenilikçi üretim ile ihracatı destekleyen, sermaye piyasalarını derinleştiren, finans sektörüne çeki düzen veren, kamu maliyesini yeniden yapılandıran, özel sektörün kurumsallaşmasını teşvik eden bir programdan söz ediyoruz. Şurası bir gerçek... 2007-2018 arasında Türkiye; erken genel seçim, yerel seçim, referandum, cumhurbaşkanlığı seçimi derken ortalama her yıl bir defa sandığa gitti. 2019'da yine bir seçim yapacak. AK Parti'nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde tesis ettiği istikrar, gerçek manada Türk siyasetinin ürettiği bir istikrara dönüşemedi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne de bu nedenle geçildi. Ve bu sistem, daha ilk günlerinde dış ve iç ekonomik saldırılarla erken stres testine tabi tutuldu. Diyeceğim o ki... 2013'te IMF kredi borcunun son taksiti ödendikten sonra Türkiye, özgün ekonomik programını hayata geçirecek fırsatı yakalayamadı. Hazırlıklar vardı. Lakin... Önce Gezi olayı, derken 17-25 Aralık yargı darbesi ve son noktada 15 Temmuz hain darbe girişimi ile baş edildi. Tüm bunlara rağmen Türkiye ekonomisi bağışıklığının sağlam olduğunu gösterdi. Tabii ki her sınama aynı zamanda belirli maliyetler üretti, tahribatlar yarattı. 10 Ağustos 2018'de ABD Başkanı Trump'ın tweeti ile tetiklenen kur saldırısından bugüne kadar geçen sürede de ekonomideki tüm aktörler tek tek ve kurumsal olarak bir sınavdan geçti. Tam da bu gerekçelerle Türkiye ekonomisinde bilhassa kur- faiz- enflasyon üçgeninde bir dengelenme ihtiyacı doğdu. OVP'nin ilk işi bu sıcak gündemi yönetmek olacak. 2019 ise derlenip-toparlanma yılı olarak geçecek. Ve 2023'e giden yolda büyük sıçrama döneminin kapısı aralanacak. Netice olarak... Programın varlığı kadar, programa inanç ve sabır da gerekli!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.