Türkiye ekonomisi ile ilgili değerlendirmelerde rakamsal gerçeklerin yanında arka planda olup bitenleri de okumadan doğru sonuçlara ulaşmak mümkün değil. Öteden beri farklı enstrümanları kullanarak meşru siyasi iktidara operasyon çekmeyi geleneksel refleksi içinde gören iç ve dış çevreler, şimdilerde bu davranış biçimini kendilerince kutsal bir göreve dönüştürme arayışındalar. Bir başka anlatımla,
ekonomi yönetiminin iradesini örseleme, aldığı ve alacağı kararları zayıflatma niyeti ile Türkiye'yi dar bir koridora sıkıştırarak pes ettirmeyi ajandalarından asla çıkarmıyorlar.
Tam da bu nedenle önümüzdeki günlerde uygulanacak ekonomik reçetede şu hassas noktalara bakmakta fayda var:
Kamu maliyesinin yeniden inşası, devletin harcama önceliklerinin gözden geçirilmesi, verimsiz giderlerden tasarruf edilmesi, gelir reformunun gerçekleştirilmesi,
Büyük firmaların yönetmeye çalıştığı kur şokunun yakından izlenmesi, yukarıdan aşağıya yayılma eğilimi gösteren taahhütleri öteleme girişimlerine dikkat edilmesi,
Yan sanayi veya alt yüklenici niteliğindeki küçük ve orta ölçekli işletmelerin nakit döndürme sıkıntısı yaşamaması için bankaların ve büyüklerin tek taraflı dayatmalarına karşı kazan-kazan anlayışına göre strateji geliştirilmesi,
Yapay kur hareketlerine dayalı abartılı fiyat oluşumlarının yoğunlaştığı sektörlerin mercek altına alınması ve eş zamanlı olarak enflasyonu bulunduğu platodan döndürecek önlemlerin devreye girmesi,
Ekonominin cari açık üretmeyecek şekilde yapısal dönüşümü için fırsat penceresi açılması ve bu amaçla başta Katar olmak üzere, uluslararası rezervi bulunan ülkelerden finansal sisteme kaynak enjeksiyonu,
Yurt içinde bozdurulan dövizlerin, döviz bürolarında stoklanmasına izin verilmemesi ve piyasayı dengeleme fonksiyonunun korunması,
Gerek yurtiçinde kasada ve yastık altında tutulan kaynakların gerekse şu veya bu gerekçe ile yurtdışında tutulan servetlerin ülke ekonomisine kazandırılması için teşvik mekanizmalarının yanı sıra birebir görüşme yoluyla da mesafe alınması,
Türkiye için bekle-gör pozisyonuna geçen samimi yabancı sermayenin yeni orta vadeli plan ve somut uygulama örnekleri ile ikna edilmesi,
Enflasyonu günlük hayatında belirgin şekilde hisseden alt gelir gruplarının temel tüketim maddelerine ilişkin dengeleyici politikalar uygulanması, orta ve üst gelir gruplarının ise ekonomik istikrara daha fazla katılımının sağlanması…
Özetle… Türkiye ekonomisi, karamsar senaryoların uygulama alanı değil ve olamaz.
Hem morali takviye edecek hem de yapısal dönüşümü sağlayacak plan ve programlar devreye girdiğinde görünüm de güven ortamı da hızla iyileşecektir. Hep dediğimiz gibi biraz sabır!