OKAN MÜDERRİSOĞLU
Ankara’nın altın rezervi neden ABD’de değil?
Biz Türk milleti, musibet yaşadıkça ders çıkarmaya eğilimli yapıdayız. Şükür ki zor zamanlarda bir araya gelebiliyoruz. Bağışıklık sistemimiz, terörden darbeye kadar bir dizi ağır testten geçmesine rağmen hala sağlam.
Yaşamakta olduğumuz kur şoku da gösterdi ki ekonomimizde özeleştiri yapmamız ve tedbir almamız gereken yönler var. Lakin bugünkü kur seviyesinin ekonominin gerçekleri ile örtüşmediği de çok açık. Buna karşın, küresel ataklara, siyasi operasyonlara, finansal oyunlara karşı Türkiye ekonomisi, bilhassa ödemeler dengesi çok daha güçlü olmak zorunda. Bir başka ifade ile... Şu anda olduğu gibi türbülanslı ortamda uçağa kumanda etmekle, bir daha uçağın türbülansa girmeyecek donanıma sahip olması veya yolcuların türbülansta sarsıntıyı en az düzeyde hissetmesi arasında belirgin farklar söz konusu.
***
Önceki gün SETA'nın düzenlediği toplantıda, AK Parti'nin kuruluşundan bu yana siyasi öyküsü anlatılırken, ekonominin bugün karşılaştığı büyük meydan okumaya verdiği tepki de masaya yatırıldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı, bağlı ve ilgili kuruluşları ile bir seri tedbiri hayata geçirdi. 2001 yılında finansal kara delik üreten bankalarımızın sağlam sermaye yapısıyla bu kez en üst düzeyde ve samimi beyanlarla tavır aldıkları gözlendi. Türk özel sektörünün organize kuruluşları ise milli duruşun paydaşı olabileceğini bu kez ispatladı. Tabii bütün bu ortaklaşmanın gerisinde Bakan Berat Albayrak ve ekibinin geçtiğimiz hafta sonu sergilediği mesainin ve etkili iletişim stratejisinin izleri mevcuttu. Bir bunun kadar önemli husus da Türk halkının sağduyusu idi. Evet, döviz alanlar da oldu. Ama bir o kadar da döviz satanlar vardı. Yani... Ortalama vatandaş, kurdaki hareketlenmenin arkasına takılmadığı gibi, ABD kaynaklı bu şokun, bir krize dönüşmesine de izin vermedi.
***
İçinden geçtiğimiz zorlu ortamda, dalga boyunun küçültülmesi, kur oynaklığının azaltılması mutlak gereklilikti ve başarıldı. Ancak, kuru tetikleyen Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunlu alanlara baktığımızda, ajan papaz meselesini aşan ve Ankara'yı hedef alan ilave hamleler gelebileceğini yine de gözardı etmemek gerek. Belki tuhaf gelecek ama Washington'da, Dışişleri'nin bildiği detayları, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı'nın bilmediği bir idare iş başında. Bu kopukluk, bilgi açığı, kasti faul yapmaya meyilli çevrelere güç ve fırsat verdiği gibi iki ülke ilişkilerinde onarılması güç hasarlara yol açmakta. Bu saatten sonra Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile ilgili adım atılmadıkça, halka açık konumdaki Halkbank'a yönelik yaptırım tehdidi son bulmadıkça Ankara'nın pozisyon değiştirmesini beklemek hayalcilik olur. Kaldı ki Türk ekonomi yönetiminin, sözde stratejik ortağına güvenemediği için uluslararası altın rezervlerini kademeli olarak New York'tan, Londra ve Zürih'e nakletmesini de iyi okumak gerek!
***
Baştaki konuya dönecek olursak...
Türkiye'nin, yeni açıklanacak programla cari açığı azaltan, döviz rezervlerini artıran, ihracata dönük üretimi teşvik eden, teknolojik yatırımlara odaklanan yaklaşımına, ekonomide tüm kötülüklerin kaynağı olan enflasyonu ve yüksek faizi artık gündemden çıkaracak önlemleri de eklemesi çok yerinde bir karar.
Türkiye, anlık dalgalanmaların boyutunu küçültürken bir daha suni dalgalarla sarsılmayacak ülke olma yolunda emin adımlarla ilerlemek durumunda.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.