Israrlı biçimde yazıyoruz. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin 24 Haziran 2018'e çekilmesi pek çok planı bozdu. Lakin "suuyur, düşmanuyumaz" misali kulisler çok hareketli. Hem siyaset borsasında hem de ekonomide bir dizi hesabın güncellendiği kulağımıza geliyor. Siyasi açıdanbakıldığında... İyiParti'nin seçime girmeyeterliliği kazanmasıiçin CHP'denmilletvekili transfer etmesi ilebaşlayan mühendislik faaliyetinindevamı sürpriz olmayacak. An itibariyle muhalif cephenin iç meselesi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın karşısına tek adayla mı çıkılacağı yoksa parçalı adaylarla mı girileceği... Amaç seçimin ikinci tura kalması. Örneğin; 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 100 bin imza ile bağımsız aday gibi ortaya çıkması, diğer partilerin açık veya örtülü desteğini alması, kutuplaşma (!) teorisine karşı reçete gibi sunulması, demokrasi, insan hakları vb kavramlar etrafında yeni bir blok oluşturması senaryosu Ankara'nın en çok konuşulan başlıkları arasında. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, eğer cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçerse, bu gönüllü olabileceği gibi kendisi açısından zorunlu bir hale de gelebilir.
***
Biz asıl önceliğimiz olanekonomiye dönecek olursak...
21 Nisan 2018'de "Siyasiİşler" programında konuk ettiğimizCumhurbaşkanı Erdoğan,yığınla sinsi kurgunun farkında idi. "Millete güven, kadere iman" çizgisinde kampanya yürüteceğini belirtti.
Erdoğan ayrıca, 25 Haziran ve sonrasına ilişkin çok net bir ekonomik yol haritası çizdi. Cumhurbaşkanı, siyasi hedefi olan kur ataklarına karşı milli para ile ticaret, altın rezervi üzerinden işlem yapılması gibi projelerini güçlü bir şekilde yineledi. Yüksek faizle mücadele kararlılığının altını çizdi. Klasik ekonomi yaklaşımından ayrışan bu politikaların uluslararası finansal çevrelerde sıcak karşılanmadığı bir gerçek. İşte bu nedenle, erken seçim takviminin açıklanmasının ardından mali piyasalardaki dalgalanmada gözlenen nispi durulmaya aldanmamak lazım. Geçtiğimiz hafta Washington'da yapılan IMFDünyaBankası Bahar DönemiToplantıları'nda, Türkiye'ye mesajlar gönderildiğini Meclis koridorlarında da duyduk. Türkiye için "bekle-gör" stratejisi izleneceğinden tutun da yerel seçimlere kadar Türkiye ekonomisinin baskı altında kalacağına kadar senaryoda ne isterseniz mevcut. Demem o ki... Her seçimin özgün şartları ve alınacak dersleri söz konusudur. Ancak seçmenin; anlık siyasi hamlelere, hülle formüllerine, zorlama aday üretimlerine kapılarak, Türkiye'nin güvenliğini ve ekonomik istikrarını tehlikeye atacağını düşünmek gerçekçi olmaz!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.