AK Parti ile MHP arasında son 1.5 yılda ivme kazanan temaslar, yepyeni bir siyasi ajandanın doğmasına yol açtı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçişi sağlayan anayasa referandumunun ardından, seçim ittifakına yasal çerçeve kazandırma adımı geldi...
Seçim takvimi başladığında ise ittifak yapacak partilerin ilkesel tutumları, icraat öncelikleri ve hedefleri de netleşecek. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, Cumhur İttifakı'nda buluşan partilerin gerek tabanda gerekse tavanda eşgüdümünün tesis edilmesi olacak. Ne demek istediğimizikısaca özetleyelim... Taşradaki kimi isimlerin, memleketin yaşamsal önceliklerini zikrederek kapıları açtığı ama güncel işlerinin peşinde koştuğu intibaı uyandırması hassas bir nokta. İktidar ortağı inisiyatifi sergilediği ileri sürülen bu ve benzeri şahısların, AK Parti teşkilatlarında nasıl karşılandığını da doğru ölçüp, tartmak gerek. Yani... Yerel gibi gözüken, basit gibi duran tavır, davranış ve girişimler, büyük birlikteliği zedelememelidir. Veya... Ankara'ya gelindiğinde... Parti yöneticilerinin, diğer tarafı bağlayan ya da onlar adına konuşulduğu izlenimi veren beyan ve açıklamalardan kaçınması gerekiyor. İttifakın içinde hangi partilerin olup olmayacağı, kimin hangi listede yer alacağı gibi detaylar, her bir partinin iç işi olarak değerlendirilmelidir. İttifak ortak paydasında buluşan partiler varsa kaygılarını, kamuoyu önünde değil de liderler düzeyinde ele almalıdır. Daha önce de vurguladığımızgibi... Cumhurİttifakı pek çok ezberi bozdu. Ezberi bozulanların, bu ittifakı bozmak için boş durmadığı bugünlerde ittifak sahipleri, birbirlerinin hukukunu her zamankinden daha fazla gözetmelidir!
***
TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNDE YAZILIM FARKI...
Ankara'da büyükelçisi olmadığı, siyasi pusulası da şaştığı için uzunca süredir içe kapanan Amerikalılar, yeniden kamu diplomasisi çalışmalarına ağırlık vereceğe benziyor. ABD'nin, maslahatgüzar düzeyinde sürdürmeye çalıştığı diplomatik ilişkiler, görünür gelecekte "onarıcı dil" üzerinden şekillenebilir.
Kuşkusuz, yığınla problemin, bir sihirli değnek değmişçesine hemen çözülmesini bekleyecek iyimserlikte değiliz. ABD tarafının, "operasyonelortaklık" diye ifade ettiği YPG-PYD terör örgütü ile ilişkileri, Türkiye açısından "beka meselesi!" Bu çetrefilli durum, iki müttefik arasında sadece bakış açısı farkını yansıtmakla kalmıyor aynı zamanda "yazılım farkını" da gösteriyor! Şu tespiti paylaşmaktada fayda var... Türk-Amerikan ilişkileri değişikdönemlerde büyük sınamalardangeçti. İlişkilerin derinliği,krizlerin bir şekilde aşılmasınısağladı. Oysa bugün durumfarklı. Bunun en temel nedeniise iki ülke ilişkilerindekigüvensizliğin, Türk halkı açısından"duygusalkopuşa" dönüşmesi. Bir bu kadarönemli olanhusus da şu: Türkiye ile ABD arasında geçmişte izleri duran bunalımlar sırasında, ikinci ve üçüncü uluslararası aktörler, esnek seçenek olarak sahada ve masada değildi. Türk ve ABD'li yetkililer, er ya da geç konuşur, çözüm üretebilirlerdi. Şimdi... Washington'ın, Suriye ve Irak'ta takip ettiği yanlış politikalar ile FETÖ'ye karşı tedbir almaktaki isteksiz tavrı, Ankara'yı hem büyük bir sorgulamaya yöneltmekte hem de alternatif ortakları denemeye zorlamakta. İşte bu nedenle... 8 Mart'ta Washington'da başlayan görüşmeler, bir yol haritası çıkarmaz, yeni mekanizmalar geliştirmez ve iki ülke ilişkilerini sürdürülebilir zemine çekmezse, fay hattı kırılması an meselesi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.