Afrin... Asker, istihbarat, kamu diplomasisi
Türk Silahlı Kuvvetleri Afrin'i kuşatma aşamasına yaklaştıkça rejim, İran yanlısı milisler, YPG ve DEAŞ, alanda her türlü paslaşmayı hızlandırdılar. Terör örgütü DEAŞ mensuplarının, YPG'lilerin yanında yer aldığına dair bilgiler de çok fazla. ABD'nin, YPG'yi kullanarak Suriye'nin kuzeyinde kurmaya çalıştığı devlet altı yapı ile esasen İran'ı hedef aldığı açık gerçekken, Tahran'ın sırf Ankara'nın elini zayıflatma hırsı ile girdiği oyunların da haddi hesabı yok. Türkiye'nin, Suriye'de terörle mücadele ederek üstünlük kazandığı, örtülü operasyonlar yapan İran'ın ise kaybettiği yine bu ülkedeki kanaat önderlerince paylaşılmaya başlandı bile.
ABD derseniz... "Rusya ile ilişkilerinizin arka planını bilmek istiyoruz. İran ile ilişkilerinizi de kesmelisiniz" diye ileri geri konuşurken YPG unsurları ile bağlarını operasyonel ortaklığın ötesine de taşıma inadından vazgeçmiş değil.
Rusya derseniz... Lazkiye ve Himeymim'deki üslerinin güvenliği için İdlib'de Türkiye'nin çatışmasızlık bölgeleri kurmasında ısrar ederken sanki Afrin'e yönelik hava koridorunu açmasının mahsuplaşması içinde. Bolu Komando Tugayı gibi TSK'nin en seçkin birlikleri sırf Rusya ile mutabakatın sürdürülebilirliği adına İdlib ve çevresinde konuşlanmış durumda. Üstelik Rusya da ABD'nin elindeki YPG kartını, enstrümantal olarak kullanmaktan geri durmamakta.
İşte bu yüzden Türkiye'nin yerli ve milli kapasitesi ile kendi göbeğini kendi kesmesi kaçınılmaz gereklilik. Ve bu noktada Milli İstihbarat Teşkilatı'nın Suriye sahasında tesis ettiği yerel ağ, hayati önemde. İstihbarat kabiliyeti ve yerele hâkimiyeti sayesinde Türk askeri daha Afrin'e girmeden terör unsurlarının ve onlara yardım-yataklık edenlerin nerede, ne vaziyette olduğunu bilerek nokta operasyon yapabilecek aşamada.
Özetle... Terör devleti oluşumuna karşı Türkiye, tüm milli güç unsurlarını seferber etmiş durumda. Böyle bir gücün alamayacağı sonuç yoktur. Allah Mehmetçiğin yar ve yardımcısı olsun.
******
ENERJİ... YENİ TÜRKİYE'NİN GENETİK KODLARI
Önceki gün Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde Turkuvaz Medya Grubumuzun desteklediği "1. Enerji ve Maden Forumu" vardı. Forum kapsamındaki değerlendirmeleri, farklı kaynaklardan okumuşsunuzdur. Benim özellikle işaret etmek istediğim konu, "enerji vizyonu" ile ilgili.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın, "Türkiye'ye rağmen iş yapmaya çalışan kaybeder, Türkiye'ye güvenen ve Türkiye ile iş yapan kazanır" tespitini bir kenara not ederek devam edelim... Küresel yerleşik nizamın kökünden sarsıldığı ve yeni dengenin Türkiye'yi de merkezine alan güç mücadelesi çerçevesinde kurulacağı dikkate alındığında, iki seçeneğimiz var. Albayrak'ın dediği gibi... Ya bizim dışımızda kurulan oyunun seyircisi olacağız ya da oyun kurucu olma iddiamızı ortaya koyacağız. İşte bu bakış açısı ve özgüven, Türkiye için "kaldıraç vazifesi" görecek.
Bakan Albayrak'ın "Güçlü Türkiye, Bağımsız Enerji" felsefesini de bu çerçevede yorumlamak gerek. "Yeni, Yenilenebilir, Yaşatılabilir (Sürdürülebilir)" enerji perspektifinde, Türkiye'nin ekonomiden siyasete kadar büyük dönüşümünün genetik kodlarını bulmak mümkün!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- DEM-İmralı... Devlet aklı... İhtiyat! (28.11.2024)
- Bakan Fidan... Ve satır arası okumaları (26.11.2024)
- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan: Nükleer savaş riski var, şaka değil (24.11.2024)
- Pandemi sonrası toplumun ruh sağlığı! (23.11.2024)
- Ekonomiye dair kısa Notlar... (21.11.2024)
- Küresel zirveleri etkileme kabiliyeti... (20.11.2024)
- G20 Zirvesi... Erdoğan, Rio’da Biden’ı uğurlarken... (19.11.2024)
- AK Parti... Değişim, Değişiklik, İhtiyat! (16.11.2024)
- Etki ajanlığı mı, yeni nesil casusluk mu? (14.11.2024)
- Geleceğe hazırlanmak… (12.11.2024)