Ekonomi, somut olgular kadar psikolojik faktörlerin de rol oynadığı hassas bir alan. Çıkar çatışmalarının yaşandığı anlar ve aynı olay karşısındaki farklı yorumlar esasen kamuoyunu etkilemek için kullanılmakta. İşte bu nedenle, Türkiye ekonomisi hakkında yazı yazan bir grup, müzmin muhalif...
Bu grup, "
Bunlar (AK Parti!) tökezleseler..."
diye beklediği için kendilerini
gizleme adına ilginç
argümanlar bulmakta.
İşlerin kötüye gitmesi, o cephede inanılmaz (!) bir coşku yaratmakta. İşler iyiye gidince de sudan bahaneler üretilmekte.
Örneğin, enflasyon verileri açıklandığında...
Eğer rakam düşük çıkarsa, "
Vay efendim, fiyat ölçümü için kullanılan sepet eksikmiş!" Eğer rakam yüksek
çıkarsa, bu kez sepete mepete takılmaksızın,
"
E biz demiştik!" Pompalanan tüm
karamsar havaya rağmen piyasa umutlu
ise "
Vallahi kâr etmek için böyle davranıyorlar!" Piyasanın keyfi yerinde
değilse, "
Gördünüz mü reel sektörün de nihayet gözü açıldı. Dediğimiz noktaya geldi!"
***
Dün, ekonomi ile ilgili üç önemli toplantı vardı. Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın katıldığı, Enerji Bakanı
Berat Albayrak'ın da bulunduğu "
maden ve elektrik tesisi açılışı." Maliye Bakanı'nın açıkladığı "
2017 Yılı Bütçe Gerçekleşmeleri." Ulaştırma Bakanı'nın resmen duyurduğu "
Kanal İstanbul Güzergâhı." Birbirinden ayrı gibi gözüken bu üç başlığın ortak noktası, "
özel sektörkamu" dengesi içinde "
Ekonomi!" Şayet siyasi istikrar ve güçlü liderlik varsa riskler yönetilebiliyor, hiç olmazsa kontrol altında tutulabiliyorsa geleceğe de güven duyuluyor.
Ciner Grubu'nun Kahramankazan'daki 1.5 milyar dolarlık Soda Külü ve Elektrik Santrali, 600 milyon dolar net ihracat geliri hedefi, bir yatırım ikliminin sonucu.
Ulaştırma Bakanı'nın paylaştığı 10.5 milyar euroluk Kanal İstanbul Projesi ise sadece ikinci Boğaz'dan ibaret olmayıp, yepyeni bir kent inşası, üretim ve dağıtım havzası demek.
***
Maliye Bakanı'nın değindiği bütçe sonuçları ise ayrı bir analizi hak ediyor. Burada birkaç hususu kayda
geçirelim...
Amacımız gerçeklerden koparak
pembe tablo çizmek değil. Ama karamsarlığın
bulaşıcılığına teslim olmak hiç değil.
Mali disiplin, bir defa uygulanacak,
mucizeler yaratacak, sonra terk edilecek
bir yaklaşım olmadı, olamaz da. Mali
disiplin, kamusal yaşam biçimi. Devlet
bütçesi ne kadar sağlamsa ekonominin
temelleri de o kadar sağlam olur.
Enflasyon asla gözden uzak tutulamaz.
Çift haneli enflasyon, piyasa ahlakını bozar.
Gelelim, bütçe uygulamasının mesajlarına ve 2018'e...
Her şeyden önce bütçe açığının, revize edilen seviyenin altında kalması önemli. Bunu, bir defalık olanlar da dahil ciddi gelir performansı ile izah etmek mümkün.
Bütçenin, faiz dışı fazla üretebiliyor olması da dikkate değer.
Ekonomik şartlara göre, gerektiğinde genişlemeci maliye politikasına yönelmek de doğru.
Dönemsel vergi indirimlerinin piyasayı canlandırması kadar gelir kaybına yol açmaması da mühim.
2017'deki büyüme dinamizmi, iç talepteki nispi canlılık, dış talep şartlarının iyileşmesi, turizmdeki umut verici gelişmeler 2018 için büyük fırsat.
Peki geriye ne kalıyor?
Stratejik ve bölgesel güvenlik risklerinin
yönetimi.
Toplumun morali, milli birlik ve
beraberlik.
Anayasa reformu sonrası yeni
hükümet sistemine etkin geçiş.
Darbe davalarının sonuçlandırılması.
AB başta olmak üzere diplomatik
ilişkilerin yeni merkezlerde yeni dengelere
oturtulması!