Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'a yönelik suikast, bir dizi soruya cevap bulunmasını gerektiriyor. Ki bu sorulara henüz tatmin edici cevaplar bulunabilmiş değil. Lakin uluslararası hukuk boyutunda önemli bulgulara ulaşıldığını, bundan böyle FETÖ'nün sadece Türkiye'ye ait bir mesele gibi görülmeyeceğini söylemek mümkün! İlk soru şu: "BüyükelçiKarlov'un katledilmesi,gelişen Türk-Rusilişkilerini bozmayadönük provokatif birterör eylemi mi?"
Cevap, "Evet!"
Gerek Rusya gerekseTürkiye, suikastın ardındansergiledikleri soğukkanlıduruşla, karanlıkellerin planlarının hayata geçmesinefırsat vermediler.
***
O zaman cevap bulunması gerekenbir diğer soru şu: "Saldırıyı Rusya ile hesap görmekisteyen ve arena olarak Türkiye'yi seçenküresel veya bölgesel aktörler mi organizeetti?"
İşte kritik analizler bu noktada devreye giriyor.
Zira... Olağan şüpheliler listesi ABDile başlıyor, İran ile devam ediyor. Hattayakın tarihte Rusya ile askeri ve stratejikgerginlik yaşayan İngiltere'ye kadar uzanıyor.
***
Alanı biraz daha daralttığımızda ve 15 Temmuz darbe girişiminde tespit edilen parmak izine yani ülke eşkaline baktığımızda tablo çetrefilleşiyor.
Washington'un tüm direncine, Ankara'daki Büyükelçi John Bass'ın çıkışlarına rağmen, Türk kamuoyunun hatırı sayılır bölümü ABD ile darbe girişimi arasında, ABD ile terör örgütü PKK'nın silah ve mühimmat temini arasında bağlar kuruyor. Kamu vicdanında hüküm kurulmasının her zaman açık delil gerektirmediğini Amerikalı muhataplar da iyi biliyor. Kaldı ki Türkiye'deki darbeler tarihi hep ABD'yi işaret ediyor. Adli makamların ulaştığı kanıtlar da 15 Temmuz'un istisna olmadığını gösteriyor.
Durum böyle ise... Şu soruya da cevapvermek kaçınılmaz oluyor: "ABD, FETÖ üzerinden iz bırakacakşekilde neden böyle bir suikasta bulaşsın? Bu tarz eylem, FETÖ ve PYD nedeniile zaten limoni olan Türk-ABD ilişkileriniderinden sarsmaz mı? Ankara'yı,ABD-AB ekseninden Rusya ve Şanghayİşbirliği Örgütü çizgisine daha fazlayakınlaştırmaz mı?"
Sorunun cevabını, rasyonel manada bulmakgüç. Ama eğer ABD'deki geçiş sürecinidikkate alıyorsak, Washington'da homojenbir Amerika olmadığı gerçeğini kabul ediyorsak,ABD içindeki güç merkezlerini ve örtülüoperasyonlarını hesaba katıyorsak, vereceğimizcevap biraz daha netleşiyor. Öyle anlaşılıyor ki...
ABD ve Rusya, dirseklerini Türkiye'nin üzerinde buluşturmuş iki bilek güreşçisi konumunda. Rusya, yeniden Ortadoğu'ya yerleşiyor. Balkanlar ve Kafkaslar'da etkinliğini artırıyor. Ve yükselen Rusya profili, Başkan Trump ile birlikte evine dönen, evinin içini yeniden inşa etmeyi amaçlayan ABD politikası ile karşılaşıyor. Dış askeri ve istihbari operasyonlarının karakterini değiştirmeyi ve hatta sınırlamayı hedefleyen Trump söylemleri, "Derin Amerika'yı kaygılandırıyor!" ABD için Türkiye gibi bir müttefikin Rusya'ya kaptırılması Ortadoğu'nun ve İslam âleminin büyük ölçüde kaybedilmesi anlamına geliyor. Washington'daki yerleşik nizamın, Ankara- Moskova blokunu kırabilmesi, Ortadoğu'da askeri veya paramiliter unsurlarla bulunmasını gerektiriyor. Trump doktrininin değiştirilmesi, ABD'nin Büyük Ortadoğu senaryosunun sürdürülmesi taraftarı olan Washington'daki kliklerin giderayak FETÖ dahil her türlü enstrümanı kullanması muhtemel! Bu yüzden... ABD'ye yönelen parmaklar, toptancı yaklaşmıyor ve seçici olarak asıl hedefe bakıyor. Kuşkusuz... Büyükelçi suikastı, Suriye'de Moskova ile işbirliği yapan Ankara'nın elini de zayıflatıyor. Artık Ankara için "milli güvenlik", Suriye'deki rejim yapısının ötesinde önem kazanıyor!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.