‘Ahmak davası’ siyasi mi?
Oysa ortada siyasi bir dava yok. Yargılama tamamen "hakaret suçu"yla ilgili. Böyle bir hakaret davasının siyasi yasağa yol açıp açmaması tartışılabilir ve tartışılmalı da. Ancak İmamoğlu, Yüksek Seçim Kurulu'na hakaret ettiği için yargılandı ve ilk derece mahkemesi de mahkum etti.
İstinaf veya Yargıtay ne karar verir bilemem ama ortada bir hakaret suçu var. Kimse dönüp, hırslı siyasetçiye, "Neden diline hakim olamadın, YSK'ya hakaret ettin?" diye sormuyor.
Çünkü CHP'li siyasetçilere veya Saraçhane Bülbülü gazetecilere göre İmamoğlu YSK'ya değil dönemin içişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya "ahmak" demiş.
Bunun gerçek olmadığını en iyi imamoğlu biliyor. Sanıyorum öfkeli hali de Soylu'nun ona söylediği "ahmak" sözünün bilinç altına yerleşmesinden kaynaklanıyor. Şimdi öfkeyle gelen hatasının üstünü örtmek için de bütün ülkeye ateşe atmaktan çekinmiyor. Yargıyı tehdit ediyor, parmak sallıyor.
Kimse de "Bir dakika dur, bu dava siyasi değil" demiyor.
İmamoğlu dışında bu davanın siyasi olmadığını bilen ve itiraf eden bir kişi daha var. En yakın dostu ve onu "kahraman" ilan eden siyasi danışmanı Necati Özkan. Daha önce de yazdım, Özkan bizzat kendi hazırladıkları belgeselde "ahmak" sözünü kime söylendiğini kabul ve itiraf ediyor. İsteyen internette o belgeseli bulup izleyebilir. Özkan aynen şöyle diyor:
"Fakat 'edenler' yerine 'ettirenler' deseydi örneğin hiçbir şekilde dava açılamazdı. Oradaki ufacık bir kullanım farkından dolayı bu davayı açmış oldular."
Demek ki neymiş "edenler" yerine "ettirenler" deseymiş dava açılmazmış. Doğrusu da bu... Ama hepsi bu gerçeği bildiği halde "yalan" söylüyor ve söylemeye de devam ediyor. Yazık, gerçekten bu kadar göz göre göre yalan söylenmez. Siyasetçiye "siyasi söylemleri" nedeniyle siyaset yasağı getirilmesi elbette doğru değil. Eğer hakaret edene de yasak getirilmesin deniyorsa o zaman ya o yasayı değiştireceksiniz ya da siyasetçi dilini değiştirecek!
Gördüğünüz gibi ortada siyasi değil düpedüz bir hakaret davası var. Buradan da "siyasi kahramanlık" çıkmaz. Boşuna, "Bu millet ayağa kalkar" gibi afra tafra yapmaya, ya da "İstinaf benim hakkımda karar verirse" gibi kabadayı ağzıyla konuşmaya, gerilim yaratmaya gerek yok. Siyaset ciddi bir iştir, sokak ağzıyla önüne gelene hakaret ederek yapılırsa sonu "ahmaklık" olur.
İKİ SİYASETÇİ KIYASLAMASI
Ahmak davası ısrarla Başkan Erdoğan'a, siyasi yasak getiren şiir davasıyla kıyaslanıyor. Hiç ilgisi yok ama bu yolla bilinçli bir biçimde davanın "siyasi" olduğu akıllara kazınmak isteniyor. Kıyaslama yapılacaksa başka bir pencereden yapılmalı. Onu da CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal'ın kızı Aslı Baykal yapmış. Bu kıyaslama da iki siyaset tarzı arasındaki farkı göstermeye yetiyor:
"Şu andaki Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul belediye başkanı iken hakkında açılan dava sonucunda 10 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Kararı saygı ile karşılamış ve belediye başkanlığı görevinden ayrılarak 26 Mart 1999'da girdiği cezaevinde dört ay on gün sonra 24 Temmuz 1999'da tahliye edilmişti.
Şu andaki İstanbul belediye başkanı İmamoğlu hakkında da açılmış bir dava var. O, mahkeme kararına saygı duymuyor, hukuka saygı duymuyor ve 'istinaf benim hakkımda ceza versin, bu iktidar Yargıtay'ın karar gününü göremez. Bu millet ayağa kalkar" diyor
Kendisi hukuka aldırmadığı gibi halkın da hukuka saygı duymamasını istiyor ve kendisine karşı bir karar çıkarsa herkesin ayaklanmasını istiyor."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)