Bir ülke için istihbaratın ne kadar önemli olduğu tartışılmaz. Bunu dünyanın büyük ve etkili devletlerinin güçlü istihbarat örgütlerine sahip olmasıyla da biliyoruz. Bizde ise durum hiç iç açıcı değil.
Geçmişi bir yana bırakıyorum, 1950'den sonra MİT ya da o zamanki adıyla MAH ağırlıklı iç istihbaratla yetinen bir örgüt durumundaydı. Soğuk savaş döneminde devletin "İç düşman" ilan ettiği kendi vatandaşınıizlemekle yetindi. Dış istihbaratın esamisi bile okunmadı. O konu büyük oranda CIA'ya veya MOSSAD'a havale edilmişti. Bu da ABD'yle iç içe ilişkinin, NATO'nun bir parçası olmanın ve onların destek verdiği vesayetçi askeri yapının isteğiydi.
MİT, aslında sadece dünyada olup bitenleri değil, ülkede olup bitenleri de büyük oranda siyasi iktidarlara söylemedi.
Bu yüzden 1960 darbesi dahil hiçbir darbeden siyasi iktidarların haberi olmadı. Rahmetli Süleyman Demirel bu durumu biraz da ironi yaparak şöyle anlatıyordu: "MİT, hükümete Uganda'dakini bildirirAnkara'dakini bildirmez"
Birkaç gün önce MİT'in eski müsteşaryardımcısı Emre Taner, 15 Temmuzdarbe girişimiyle ilgili Meclis AraştırmaKomisyonu'nda Habur, Oslo ve çözümsüreciyle ilgili önemli tespitler yaptı. Amaonlar kadar önemli bir şey daha yaptı; MİT'imasaya yatırdı. Şöyle diyordu: "Ancak öncelikle ve samimiyetleifade etmeliyiz ki, olayın 15Temmuz'da yaşanan boyuta geleceğinigösteren bilgiler alınamamıştır."
Sonra da ekliyordu: "Hatta 7 Şubat'akadar tahmin bile edilememiştir."
İşin püf noktası tam da burası... MİTsadece bunları mı öngörememiş ve istihbaratalamamıştır? Kendisine yönelen enbüyük kumpas 7 Şubat 2012 darbesinigöremediği gibi Habur'un rotasından çıkmasını,Oslo'nun sızdırılmasını Gezi kalkışmasını,17-25 Aralık darbesini ve MİTTIR'ları operasyonunu da göremedi.
Taner, MİT'in geçmişteki körlüğünü şuna bağlıyor: "Fakat geçmiş yıllardaki gelişmeler ve mecburiyetler teşkilatı ağırlıklı olarak iç güvenlik istihbaratına itmiş ve dar kadrolarca bu alanların kontrolü de yeterince yerine getirilememiştir."
Gerçekten olay bu kadar basit mi? Hadi geçmişte MİT, CIA'nın, MOSSAD'ın gölgesinde, darbeci askerlerin ve bürokratik oligarşinin etkisi altındaydı... Peki, son 5-6 yılda niçin farklılaşmadı?
Her şey bir yana ortaya çıkan ifadelere göre 15 Temmuz kanlı işgal girişimi bağıra bağıra gelmiş.
Önemli bir bilgi de darbeye teşebbüs etmek ve terör örgütüne üye olmaktan gözaltına alınan Yarbay Murat Bolat'ın ifadesinde geçiyor; "Alay Komutan Yardımcısı YarbayHalil Gül, Yarbay Özcan Karacan,Binbaşı Okan Karakurt'la buluştuk. İki araç halinde Ankara istikametineseyir haline geçtik. Daha sonra birsivil araç daha katıldı. OSTİM semtindebir daireye gittik. Evde isimlerinibilmediğim özel kuvvetlerden 4kişi daha vardı."
Bu evde açık açık darbe konuşulmuş,Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve MİT'eyapılacak saldırı planlanmış. Tarih ise 8Temmuz. Arabalarla Ankara'nın göbeğindebir benzin istasyonunda buluşup bu evegidiliyor ama devletin istihbaratının ruhuduymuyor.
Artık eski MİT Müsteşar Yardımcısı Taner'in, "Zamanın bir özeleştirizamanı olduğuna inanıyoruz" sözünün gereği yapılmalı.
Aksi halde dört bir yandan kuşatılan, çevresi ateş çemberine dönen bir ülkede istihbarat olmadan ne gelecek planlanır ne de ayakta kalınır. Bu konuyu zaman zaman tartışmaya devam edeceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.